-->

DİJİTAL PLATFORMLAR VE MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUK

Dr. iur. Biset Sena Güneş

 

GİRİŞ

En basit haliyle iki ya da daha fazla grubun (tüketiciler, üreticiler, tedarikçiler vs. gibi) etkileşimine imkân veren dijital altyapılar olarak tanımlanan dijital platformlar[1], son yıllarda iş dünyası, ekonomi ve genel olarak toplumsal yaşam üzerinde köklü bir dönüşüm gerçekleştirdi[2]. Özellikle internet teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak sayıları ve faaliyet alanları gittikçe artan[3] bu platformlar pek çok hukuki ilişkinin doğmasına da aracılık etmektedir. Elbette bu hukuki ilişkiler hukuki uyuşmazlıkları da beraberinde getirmektedir. Ancak mevcut hukuki düzenlemeler, bu yeni dijital ekonomik düzenin, diğer bir adıyla “platform kapitalizminin”[4] ortaya çıkardığı hukuki uyuşmazlıkların çözümünde çoğu zaman yetersiz kalmakta ve bu anlamda belki de hukuki bir dönüşüm ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır[5]. Şüphesiz, dijital platformlar sebebiyle ortaya çıkabilecek hukuki uyuşmazlıkların büyük bir kısmı yabancılık unsuru içermektedir. Örneğin, dijital ticaret platformlarının en bilindiklerinden olan Amazon üzerinden yabancı satıcı ile Türk alıcı arasında kurulan satış sözleşmesinde ya da Türkiye’de ikamet eden bir kişinin Airbnb üzerinden Londra’da konaklama rezervasyonu yaptırmasında yabancılık unsuru olduğu açıktır. Bu nedenle, dijital platformlar milletlerarası özel hukuk açısından da özel önem teşkil etmekte ve hukuki bir dönüşüm ihtiyacının milletlerarası özel hukuk açısından da mevcut olup olmadığı sorusunun ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu doğrultuda, çalışmamızda öncelikle dijital platformların milletlerarası özel hukuk açısından önemli olabilecek özellikleri üzerinde durulacak ve ardından, dijital platformlar sebebiyle milletlerarası özel hukuk alanında yeni düzenlemelere ihtiyaç olup olmadığı kısaca tartışılacaktır.

I. DİJİTAL PLATFORMLARIN MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUK AÇISINDAN ÖNEM ARZ EDEN ÖZELLİKLERİ
Dijital platformların çok farklı türleri bulunmakla beraber[6], en azından büyük bir bölümü için ortak olan ve milletlerarası özel hukuk düzenlemelerinin uygulanması bakımından önem teşkil edebilecek birkaç temel özelliğinden söz etmek mümkündür. İlk olarak, bu platformlar internet üzerinden faaliyet gösterdiklerinden kural olarak zaman ve mekân sınırlaması olmadan her yerden ulaşılabilir durumdadır. Oysa milletlerarası özel hukuk düzenlemeleri yer bakımından sınırlı olarak uygulanabilir. Gerçekten de kanunlar ihtilafı açısından halen Kıta Avrupası hukuk sistemlerinde yaygın olarak kullanılan Savigny metodu, her hukuki ilişkinin bir oturma yeri (“Sitz”)[7] olduğu anlayışından hareket ederek, bir hukuki ilişkiye hangi ülke hukukunun uygulanacağını bulmak için tamamı coğrafi kriterlere dayalı, yerleşim yeri, malların bulunma yeri, işlemin yapıldığı yer, mahkemenin bulunduğu yer gibi bağlama noktalarını kullanmaktadır[8]. Benzer şekilde, mahkemelerin milletlerarası yetkisi tespit edilirken de şahsi veya coğrafi irtibat noktaları kullanılarak değerlendirme yapılmaktadır[9]. Bu nedenle faaliyetlerini internet üzerinden yürüten dijital platformların kullanımı sebebiyle ortaya çıkan hukuki uyuşmazlıklarda milletlerarası yetkinin ve uygulanacak hukukun belirlenmesi açısından gerekli olan coğrafi irtibatın tespitinde problemler ortaya çıkabilecektir. Bunun dışında platformların her yerden ulaşılabilir olması sebebiyle, aynı uyuşmazlık için birden fazla ülke mahkemesinin kendini yetkili görmesi ya da birden fazla ülke hukukunun uygulanması da gündeme gelebilecektir[10].

Dijital platformların milletlerarası özel hukuk açısından önemli olabilecek bir başka özelliği de platformlarda ortaya çıkan hukuki ilişkilerin çok sayıda ve çok taraflı olabilmesidir. Yukarıda verdiğimiz Amazon örneğinde, taraflar arasında gerçekleşen satış sözleşmesi yanında, satıcı ve alıcının Amazon ile ayrı ayrı yaptıkları kullanıcı sözleşmesi bulunmaktadır[11]. Bu durumda her bir sözleşme ilişkisi açısından yetkili mahkemenin ve uygulanacak hukukun ayrıca belirlenmesi gerekecek ve ortaya çıkan uyuşmazlığa göre birden fazla yetkili mahkemenin ve birden fazla ülke hukukun uygulanması söz konusu olabilecektir[12]. Benzer şekilde platform kullanıcıları arasındaki hukuki ilişkilerde (örneğimizde satış sözleşmesi) ya da bir platform kullanıcısı ile üçüncü kişiler arasında (örneğin, bir platform kullanıcısının platforma yüklediği içeriğin üçüncü kişilerin kişilik haklarını ihlal edecek nitelikte olması ya da platformların üyelik gerekliliği olmaksızın hizmet vermesi gibi) doğabilecek hukuki uyuşmazlıklarda platformun rolü ve hukuki sorumluluğu ile ilgili milletlerarası yetki ve uygulanacak hukuk sorunları gündeme gelebilecektir[13].

Dijital platformların kullanıcıların kişisel verilerine erişimi ve bunları ticari amaçlarla üçüncü kişilere aktarma ihtimalinin bulunması, platformları kullanıcıları karşısında ekonomik olarak güçlü bir konuma getirmektedir. Bu durum, taraflar arasındaki menfaat dengelerini değiştirmekte ve platform kullanıcılarının da platform karşısında “zayıf tarafın korunması” amacına hizmet eden milletlerarası özel hukuk düzenlemeleri kapsamında (özellikle tüketici sözleşmelerine ve iş sözleşmelerine ilişkin düzenlemeler) zayıf taraf olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği sorununu ortaya çıkarmaktadır[14]. Örneğin, kural olarak tüketici sözleşmesi olarak değerlendirilemeyecek, ticari veya mesleki faaliyetler nedeniyle gerçekleştirilen sözleşmelerden (platform üzerinde satış yapan bir tacirin platform ile yaptığı kullanıcı sözleşmelerinde olduğu gibi) doğan uyuşmazlıklarda da tüketici sözleşmelerine ilişkin yetki ve kanunlar ihtilafı kurallarının uygulanması hususu tartışılabilecektir[15].

Bu örneklerden anlaşıldığı üzere, dijital platformların karakteristik özellikleri sebebiyle milletlerarası özel hukuk düzenlemelerinin (özellikle milletlerarası yetki ve kanunlar ihtilafı kurallarının) uygulanması açısından özellik arz eden çeşitli durumların ortaya çıkması mümkündür.  Bu durumda üzerinde durulması gereken husus, mevcut milletlerarası özel hukuk düzenlemelerinin dijital platformlara ilişkin uyuşmazlıkların çözümünde yeterli olup olmadığı, şayet yetersizse dijital platformların özelliklerini dikkate alan yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulup duyulmayacağıdır. Aşağıda, Avrupa Birliği milletlerarası özel hukuk düzenlemeleri (Brüksel I Tüzüğü (Recast), Roma I ve Roma II Tüzükleri) özelinde öğretide ileri sürülen görüşler ışığında bu tartışma üzerinde kısaca durulacaktır.

II. DİJİTAL PLATFORMLAR YENİ MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUK DÜZENLEMELERİ İHTİYACI DOĞURMAKTA MIDIR?
Yukarıda verilen örneklerde tespit edildiği üzere, her ne kadar dijital platformların özellikleri sebebiyle milletlerarası özel hukuk düzenlemelerinin uygulanması açısından bazı problemlerin ortaya çıkabileceği kabul edilse de bu problemlerin, mevcut düzenlemelerin somut uyuşmazlığın ve sanal dünyanın özellikleri dikkate alınarak uygulanmasıyla bertaraf edilebileceği, şu an için yeni kurallara ihtiyaç bulunmadığı savunulabilir[16].

Gerçekten de milletlerarası özel hukuktaki coğrafi kriterlere dayalı bağlanma/yetki tesisi gerekliliği karşısında, dijital platformların her yerden ulaşılabilmesi özelliğinin uygulamada sorun yaratması mümkündür. Ancak bu sorunlar çoğu durumda mevcut bağlama noktalarının/yetki kriterlerinin sanal dünyanın özelliklerine göre geniş olarak yorumlanması (örneğin, sözleşmenin ifa yeri kavramının, bir dijital yayın platformundan içerik satın alınması halinde içeriğin indirildiği yer olarak kabul edilmesi)[17] ile bertaraf edilebilecektir[18]. Bu tip durumlarda aynı uyuşmazlık üzerinde birden fazla ülke mahkemesinin kendini yetkili görmesi ya da birden fazla ülke hukukunun uygulanmasının gündeme gelmesi mümkün olabilirse de bu durumun esasen adalete erişimi kolaylaştırması sebebiyle bazen zayıf durumda olan taraflar (özellikle tüketiciler, işçiler ya da internet yoluyla kişilik hakları ihlal edilenler gibi) açısından daha avantajlı olabileceğinin de göz önünde bulundurulmasının gerektiği ifade edilmektedir[19].

Her ne kadar platformlar üzerinde ortaya çıkan hukuki ilişkilerin çok taraflı ve birden fazla sayıda olması ve platformun kullanıcılarına göre daha üstün konumda bulunması milletlerarası özel hukuk bakımından önem arz edecek nitelikteyse de mevcut düzenlemelerin uygulamada karşılaşılabilecek sorunların çözümü için yeterli esneklikte olduğu ve bu nedenle de şu an için bir değişiklik ihtiyacı bulunmadığı kabul edilmektedir[20].

Öte yandan teknolojik gelişmelere bağlı olarak platform sektörünün günden güne büyümeye devam ettiği unutulmamalıdır. Bu büyüme karşısında gelecekte dijital platformların doğuracağı hukuki sorunların çözümü için buna uygun yeni milletlerarası özel hukuk düzenlemelerine ihtiyaç duyulabilmesi ihtimal dahilindedir[21].

SONUÇ

İnternet teknolojisindeki gelişmeler sayesinde sayıca artan ve birçok alanda faaliyet gösteren dijital platformlar, son yıllarda ekonomik ve sosyal hayatı önemli ölçüde değiştirmiştir. Pek çok farklı hukuki alan açısından çeşitli sorunlar gündeme getirebilecek olan bu platformlar, milletlerarası yetkinin tesisi ve uygulanacak hukukun bulunması noktasında da özellikli bazı durumların oluşmasına yol açabilir. Bu nedenle, dijital platformların karakteristik özelliklerini dikkate alan yeni milletlerarası özel hukuk düzenlemelerinin yapılmasının gerekli olup olmadığı sorusu sorulabilir. Bu konuya ilişkin özellikle Avrupa Birliği öğretisindeki hâkim görüş[22], mevcut düzenlemelerin uygulamada ortaya çıkabilecek sorunların çözümünde yeterli olduğunu ve dolayısıyla şu an için yeni düzenlemelere gerek olmadığını savunmaktadır. Ancak teknolojik gelişmelere bağlı olarak günden güne artmaya ve faaliyet alanlarını genişletmeye devam eden dijital platformlar sebebiyle ortaya çıkabilecek hukuki problemlerin milletlerarası özel hukuk açısından gelecekte böyle bir ihtiyacı doğurması da söz konusu olabilecektir.

 

[1] SRNICEK, Nick, Platform Capitalism, Cambridge, 2017, s. 43.

[2] PARKER, Geoffrey G. / VAN ALSTYNE, Marshall W. / CHOUDARY, Sangeet Paul, Platform Revolution, New York, 2016, s. 3.

[3] PRETELLI, Ilaria, “Improving Social Cohesion through Connecting Factors in the Conflict of Laws of the Platform Economy”, Conflict of Laws in the Maze of Digital Platforms, Ed. Ilaria Pretelli, Cenevre/Zürih, 2018, s. 18-19 (“Social Cohesion”).

[4] LOBO, Sascha, “Auf dem Weg in die Dumpinghölle”, Der Spiegel, 2014, Bağlantı: https://www.spiegel.de/netzwelt/netzpolitik/sascha-lobo-sharing-economy-wie-bei-uber-ist-plattform-kapitalismus-a-989584.html (Erişim Tarihi: 21.01.2022).

[5] Bu yönde AB düzeyinde bazı yasal düzenlemelerin yapılmaya başlandığı görülmektedir. Bkz. Directive (EU) 2019/770 OJ L 136/1 [22.05.2019], Regulation (EU) 2019/1150, OJ L 186/57 [11.07.2019] ve henüz yasalaşma aşamasında olan Digital Services Act, Digital Markets Act. Ayrıca Avrupa Hukuk Enstitüsü (European Law Institute) tarafından, AB düzeyinde ve Üye Devletler düzeyinde yapılacak yasal çalışmalara örnek olması amacıyla model kurallar da hazırlanmıştır. Bkz.  https://www.europeanlawinstitute.eu/fileadmin/user_upload/p_eli/Publications/ELI_Model_Rules_on_Online_Platforms.pdf (Erişim Tarihi: 21.01.2022).

[6] Bkz. SRNICEK, s. 46 vd.

[7] SAVIGNY, Friedrich Carl von, System des heutigen Römischen Rechts, Bd. 8, Berlin, 1849, s. 108.

[8] SAVIGNY, s. 120 vd.

[9] MICHAELS, Ralf, “Jurisdiction, foundations”, Encyclopedia of Private International Law, Ed. Jürgen Basedow ve diğerleri, Cheltenham/Massachusetts, 2017, s. 1049-1050.

[10] SPINDLER, Gerald, “Electronic Platforms: A Rough Overview of New Regulatory Challenges”, Conflict of Laws in the Maze of Digital Platforms, Ed. Ilaria Pretelli, Cenevre/Zürih, 2018, s. 83; PRETELLI, “Social Cohesion”, s. 21-22 ve 27.

[11] TOMAN, Christine, “Digital Platforms in Private International Law: Protection of Weaker Parties, Duties of Platform Vis-à-vis Its Users, and Default of Transactions”, New Approaches in Private (International) Law, Ed. Bettina Heiderhoff / Ilaria Queirolo, Napoli, 2021, s. 100.

[12] DANNEMANN, Gerhard / MAK, Vanessa, “Article 24: Applicable Law”, Discussion Draft of a Directive on Online Intermediary Platforms – Commentary, Ed. Christoph Busch ve diğerleri, Kraków, 2019, s. 206 vd.

[13] Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (“ABAD”) Uber, Airbnb ve Amazon kararları platformun rolü açısından dikkat çekicidir. ABAD, Uber’e ilişkin kararlarında Uber’in taşıma hizmetlerine aracılık etmekten çok bu hizmetlerin doğrudan sağlayıcısı olduğuna karar vermiştir (Bkz. C-434/15, Asociación Profesional Elite Taxi v Uber Systems Spain, SL. [2017], ECLI:EU:C:2017:981; C-320/16, Uber France SAS v Nabil Bensalem [2018], ECLI:EU:C:2018:221). Ancak mahkeme, Airbnb’ye ilişkin kararında platformun konaklama hizmetinin doğrudan sağlayıcısı olmadığına yalnızca bu hizmetin sağlanmasına aracılık ettiğine karar vermiştir (Bkz. C-390/18, Airbnb Ireland [2019], ECLI:EU:C:2019:1112). Mahkeme, Amazon hakkında açılmış bir davada da benzer şekilde sonuca varmıştır. Karara konu olan olayda Coty firması, Amazon üzerinden başka bir satıcının satışa sunduğu ancak gönderiminin doğrudan Amazon tarafından yapıldığı bir parfüme ilişkin marka hakkının ihlali iddiasıyla platforma dava açmıştır. Mahkeme, platformun bu ihlal için sorumlu tutulamayacağını belirterek bir anlamda platformun aracı pozisyonunda olduğunu bir kez daha vurgulamıştır (Bkz. C-567/18, Coty Germany GmbH v Amazon Services Europe Sàrl and Others [2020], ECLI:EU:C:2020:267).

[14] PRETELLI, “Social Cohesion”, s. 27; FAVROD-COUNE, Pascal, The Legal Position of The Weaker Party in B2B Relationships with Online Platforms in the European Union – An Analysis of Dispute Resolution Mechanisms in Regulation (EU) 2019/1150, YBPIL, Cilt: XXI, 2019/2020, s. 524 vd.

[15] Bu noktada uygulamadan bir örnek olarak, Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi’nin Uber platformu üzerinde taşıma hizmetleri sunan şoförleri işçi olarak değerlendirmesine ilişkin kararı verilebilir. Karar için bkz. Uber BV and others v Aslam and others [2021] UKSC 5.

[16] LUTZI, Tobias, “Private Ordering, the Platform Economy, and the Regulatory Potential of Private International Law”, Conflict of Laws in the Maze of Digital Platforms, Ed. Ilaria Pretelli, Cenevre/Zürih, 2018, s. 129 vd.; PRETELLI, Ilaria, “Protecting Digital Platform Users by Means of Private International Law”, Cuadernos de Derecho Transnacional, Cilt:13, Sayı: 1, 2021, s. 574 vd.; TOMAN, s. 98 vd.; krş. FRANZINA, Pietro, "Promoting Fairness and Transparency for Business Users of Online Platforms: The Role of Private International Law", Conflict of Laws in the Maze of Digital Platforms, Ed. Ilaria Pretelli, Cenevre/Zürih, 2018, s. 161; DANNEMANN / MAK, s. 205 vd.; FAVROD-COUNE, s. 547-548.

[17] Haksız fiiller bakımından benzer örnekler için bkz. LUTZI, s. 131-132, dn. 15-16’de atıf yapılan kararlar.

[18] PRETELLI, “Social Cohesion”, s. 27 vd.; LUTZI, s. 134 vd.; TOMAN, s. 104 vd.

[19] PRETELLI, “Social Cohesion”, s. 27.

[20] LUTZI, s. 143, krş. FAVROD-COUNE, s. 547-548.

[21] Lahey Milletlerarası Özel Hukuk Konferansı bünyesinde dijital ekonominin, özellikle de dağıtık defter teknolojisinin (“distributed ledger technology”) milletlerarası özel hukuk açısından sonuçları ile ilgili hazırlanan bir raporda, konunun önemli olduğu ve ileride incelenmeye devam edilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Bu tespit, her ne kadar daha çok dağıtık defter teknolojisinin kullanıldığı platformlara yönelik olsa da dijital ekonominin gelecekte milletlerarası özel hukuk açısından önemli sonuçları olabileceğini ve belki yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulabileceğini belirtmesi açısından önemlidir. Bkz. HCCH, “Developments with respect to PIL Implications of the Digital Economy”, Prel. Doc. No. 4 of December 2021, s. 15, Bağlantı: https://assets.hcch.net/docs/137199d5-4bc2-42b7-93ab-d97a3b8a6d60.pdf  (Erişim Tarihi: 21.01.2022).

Yine AB düzeyinde yapılan dijital platformlara yönelik yasa çalışmalarında (bkz. yukarıda dn. 5) mutlaka milletlerarası özel hukuk boyutunun da ele alınması gerektiği yönünde bir görüş için, bkz. HO-DAC, Marion, The Forthcoming EU Digital Services Act and Private International Law, Bağlantı: https://eapil.org/2020/05/15/the-forthcoming-eu-digital-services-act-and-private-international-law/ (Erişim Tarihi: 21.01.2022).

[22] Bkz. yukarıda dn. 16.

 

 

Paylaş