KONAKLAMA VERGİSİ

Ar. Gör. Sıla Adak

 

I. GİRİŞ

Konaklama vergisi, 7194 sayılı Kanunun[i] 9. maddesi ile 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 34. maddesine eklenmiş ve böylece 7194 sayılı Kanun ile ihdas edilen üç vergiden biri olmuştur. Verginin, aynı Kanunun 52. maddesi uyarınca 1 Nisan 2020 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmişse de bu yürürlük tarihi ilk önce 7226 sayılı Kanun[ii]  ile 1 Ocak 2021 tarihine; daha sonra 7256 sayılı Kanun[iii] ile 1 Ocak 2022 tarihine; son olarak da 26 Ekim 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7338 sayılı Kanun[iv] ile 1 Ocak 2023 tarihine ertelenmiştir. Bu uzun yürüyememe geçmişine rağmen Gelir İdaresi Başkanlığınca Konaklama Vergisi Uygulama Genel Tebliği Taslak Metni yayınlanmış; verginin konusuna, mükellefine, matrahına, oranına ve istisnalarına ilişkin açıklamalarda bulunulmuştur.[v]

II. VERGİ POLİTİKASI AÇISINDAN

Konaklama vergisi hem ülkemiz hem de dünya için çok yeni bir vergi değildir. Ülkemizde 2006 yılında konaklama vergisinin bir yerel bütçe geliri olarak ihdas edilmesi tartışılmış, 2008 yılında İl Özel İdaresi ve Belediye Gelirleri Kanun Tasarısı’nın Dördüncü Bölümü’ne işlenmiş ancak düzelenme yasalaşamamıştır. Tasarının gerekçesinde turistik yörelerde bulunan belediyelerin turizm faaliyetinin negatif etkilerinin yükünü çektiği ancak turizmden elde edilen gelirden pay alamadıkları, bu durumun altyapı ihtiyaçlarının gerektirdiği harcamalar ile elde edilen gelir arasında önemli dengesizlikleri doğurduğu, bu dengesizliği ortadan kaldırmak ve turizm hizmetlerinin finansmanına yardımcı olmak amacıyla konaklama vergisi ihdas edildiği belirtilmiştir.[vi]

Avrupa Birliği’nde de birçok ülke tarafından bu türde vergilerin çeşitli isimlendirmelerle salınmış olduğu görülmektedir. Almanya’da kültür vergisi (Kulturförderabgabe) veya yatak vergisi (Bettensteuer), İsviçre’de ve Fransa’da turizm vergisi (Taxe de Sejour),[vii] İtalya’da bulunma vergisi (Tassa/Imposta di Soggiorno), İspanya’da turist vergisi (Tasa Turistica) ve daha birçokları buna örnek olarak gösterilebilir. Verginin bu ülkelerde uygulanış şekli de oldukça değişkendir; bazı ülkeler maktu bazıları ise verilen hizmet bedeline oransal olarak vergi yüklemektedir. Ancak genellikle konaklanan yerin kaç yıldızlı olduğuna, konumuna, odanın fiyatına bağlı olarak değişkenlik gösteren bir vergilendirme yönteminin benimsendiği görülmektedir.[viii]

Vergi politikası açısından, 2008’deki Kanun Tasarısı gerekçesine paralel olarak bu türden vergilerin çoğunlukla, yerel yönetimlerin turizm finansmanlığını sağlama amacıyla çıkarıldığı belirtilmelidir. Böylece turizm faaliyetlerinin yoğunlaştığı bölgelerde ortaya çıkan nüfus artışı ve altyapı sorunlarının, turizm vergilerinden elde edilen bütçe geliri ile karşılanması ve yöredeki turizmin gelişmesine ve iyileşmesine katkı sağlanması mümkün olabilmektedir. Dğer bir bakış açısıyla, bir Pigouvian vergileme yöntemi olarak turizmin olumsuz dışsallıklarının (nüfus artışı vs.) azaltılması ve caydırıcılık unsurunun yaratılması da bu türden vergilerle sağlanabilmektedir. Görüldüğü üzere, verginin salınmasındaki amaçlar, yerel yönetim politikaları ile oldukça sıkı sıkıya bağlıdır. Buna uygun olarak da Avrupa Birliği’nde Malta ve Yunanistan harici diğer tüm ülkelerde turizm vergilerinin yerel yönetimler tarafından toplandığı görülmektedir.[ix] Ancak ülkemizde uygulanacak olan konaklama vergisi, bir yerel yönetim değil merkez yönetim bütçesi kalemi olarak düşünülmüştür. Kanunun düzenlemesinde veya gerekçesinde de yerel yönetimlerle paylaşma veya turistik kaynakların korunması ve geliştirilmesine tahsis etme gibi amaçlar açıkça belirtilmemiştir.[x] Bu durum vergi politikası açısından sorunludur. Zira turizmi koruma ve geliştirme amacına, merkez yönetime gelir aktarımı sağlanarak erişilmesi amaca ulaşmaya elverişli bir yol olarak görülmemektedir. Bu nedenle literatürde konaklama vergisinin ölçülü olmadığı belirtilerek eleştirilmiştir.[xi]

Bazı ülke uygulamalarında, ülke yerleşiklerinin bu vergiden muaf tutulduğunun veya verginin muhatabının (mükellefi veya nihai yüklenicisinin) turistler olarak sınırlandığı görülmektedir. Yukarıda açıklanan turizm esaslı amaçlar göz önüne alındığında, bu durumun şaşırtıcı olmayacağı söylenebilir. Ancak turistlerin vergilendirilmesi ticari hayata olumsuz etkileri nedeniyle eleştirilmektedir. Özellikle ülkemiz gibi turizmin sınırlı lokasyonlarda yoğunlaştığı, kalanının ise turizm faaliyetine muhtaç olduğu düşünüldüğünde, ülke genelinde uygulanacak bir ‘turist’ vergisinin yararından çok zararı olacaktır. Ayrıca turistlerin genellikle o ülkenin vatandaşı veya yerleşiği olmaması, dolayısıyla oy haklarının bulunmaması nedeniyle kolay bir gelir kaynağı olarak görülerek vergiye tabi tutulmaları turizm işletmecilerinin eleştirdiği vergi politikası sorunlarından biridir.[xii] Bu vergi politikası aynı zamanda vergide temsillik (no taxation without presentation) ilkesi açısından da sorgulanabilir.

III. VERGİNİN KONUSU VE VERGİYİ DOĞURAN OLAY

Gider Vergileri Kanunu’nun 34. maddesinin 1. fıkrasında; otel, motel, tatil köyü, pansiyon, apart otel, misafirhane, kamping, dağ evi, yayla evi gibi konaklama tesislerinde verilen geceleme hizmeti ile bu hizmetle birlikte satılmak suretiyle konaklama tesisi bünyesinde sunulan diğer tüm hizmetlerin (yeme, içme, aktivite, eğlence hizmetleri ve havuz, spor, termal ve benzeri alanların kullanımı gibi) konaklama vergisinin konusu olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla Kanun’un lafzından konaklama ile geceleme hizmeti olarak iki ayrı hizmetin olduğu anlaşılmakta olup esas olarak geceleme hizmetinin vergilendirildiği, konaklama hizmetinin ise (tesis bünyesinde sunulacak diğer tüm hizmetler paketi) ancak geceleme hizmeti ile birlikte satılıyor ise verginin konusuna gireceği belirtilmektedir. Maddenin devamında ise geceleme hizmetinin; sağlıklı yaşam tesisleri, eğlence merkezleri gibi tesislerin bünyesinde sunulmasının vergilendirmeye etki etmeyeceği düzenlenmiş, esasında ilk cümleden çıkarılabilecek bir sonucun tekrarlanması ihtiyacı hissedilmiştir. Kanunun yaptığı bu ayrım sonucunda ve vergilerin konularına göre adlandırıldığı göz önüne alındığında, konaklama vergisinin içerisinde ayrı bir geceleme vergisinin bulunduğu söylenebilir.

Tebliğ Taslak Metni’nde geceleme hizmetinin, konaklama tesislerinde oda veya yer tahsis etmek suretiyle verilen, tesiste günlük yatma barınma-kalma hizmetini ifade edeceği belirtilmiştir. Geceleme hizmeti alan kişinin gecelemeyi tamamlamaksızın tesisten ayrılmasının ise vergilendirmeye tesiri yoktur. Dolayısıyla geceleme hizmetini ifa etmeye yönelik odanın (veya hostel benzeri yerlerde yatağın) kişinin tasarrufuna bırakılması (hizmetin sunulmuş olması) yeterlidir ve bu faaliyet vergiyi doğuran olaydır.[xiii] Verginin hizmetin sunumu üzerinden alındığı düşünüldüğünde, verginin türünün harcamalar üzerinden alınan bir tüketim vergisi olduğu açıktır. Burada bu hizmetlerin hali hazırda katma değer vergisinin de kapsamında olduğu hatırlatılmalıdır.

Konaklama hizmetinin ise vergiye tâbi olabilmesi için: i) geceleme hizmetiyle birlikte satılması ve ii) konaklama tesisi bünyesi içerisinde sunulması gerekmektedir. Tesis bünyesi dışında gerçekleştirilen konsept/paket satışlara dahil olan hizmetler vergiye tabi olmamaktadır; örneğin Kapadokya’daki bir otelin konsept hizmetinde balon turu hizmeti de mevcut ise, bu hizmet üzerinden vergi hesaplanmayacak, yalnızca tesis bünyesinde gerçekleştirilen konsepte dahil hizmetler vergiye tabi olacaktır. Belirtilmelidir ki Taslak Tebliğ Metni’nde konaklama hizmeti açısından, Kanun maddesinde bulunmayan bir ayrıma gidilmiştir. Metin’de konaklama tesislerinde geceleme hizmetinden bağımsız olarak sunulan sünnet, düğün, kokteyl, toplantı, kongre, sempozyum ve benzeri organizasyon hizmetlerinin verginin kapsamında olmadığı belirtilmiştir. Bu hizmetler, konaklama tesisi bünyesinde sunulup sunulmadıklarına bakılmaksızın, geceleme hizmetinden bağımsız olarak sunulması gerekçesiyle vergiye tabi olmayacaktır. Ancak Kanun maddesi takip edilse idi bu hizmetlerin tesis bünyesinde sunulması halinde, geceleme hizmeti ile bağı sorgulanmaksızın vergiye tabi olacaktı. Her ne kadar Tebliğ çıkarımı olması gerekene uygunsa da böyle bir ayrımın kanun maddesine işlenmesi beklenirdi. Kanun maddesinin lafzıyla ve Taslak Tebliğ Metni’nde belirtilen sair açıklamalarla çelişen bu yorumun benimsenmesi, verginin kanuniliği ilkesi açısından sorgulanabilir durumdadır.[xiv]

IV. VERGİNİN MÜKELLEFİ

Verginin mükellefi, verginin konusuna giren geceleme hizmeti veya konaklama hizmetini sunanlardır. Dolayısıyla vergiyi ödeyecek olan hizmetten yararlananlar değildir ve diğer ülkelerdeki konaklama vergisi uygulama pratiklerinden farklı olarak hizmetlerden faydalananların turist veya yerleşik olması da vergilemeye etki etmemektedir. Halbuki 2008 Kanun Tasarısı’nda verginin mükellefinin konaklama tesisinde konaklayanların, vergi sorumlusunun ise konaklama tesisini işletenlerin olacağı öngörülmüştü. Her halükarda konaklama tesisi işletmecileri, konaklama vergisini hizmet bedellerine yansıtacağı için verginin nihai yüklenicisi tüketiciler olacaktır. Bu noktada turizm sektörünü ve konaklama tesisi işletmecilerini ilgilendiren ve hukukumuza 7183 sayılı Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun[xv] ile girmiş yeni bir mali yükümlülük olan turizm payı da belirtilmeye değerdir. Bu mali yükümlülüğün hangi türde zorunlu katkı payı olduğu tartışılabilir olsa da Kanunun 6. maddesi uyarınca turizm payı mükellefleri[xvi] arasında konaklama tesisi yatırımcısı veya işletmecisi olan gerçek veya tüzel kişilerin de bulunduğu belirtilmiştir. Söz konusu pay, bu işletmelerin faaliyetleri sonucunda elde ettikleri net satış ve kira gelirlerinin toplamı üzerinden alınmaktadır. Bu çerçevede, her ne kadar turizm payı ile konaklama vergisi mükellefleri farklı kişiler olsa da nihayetinde bu mali yükümlülüklerin hizmet bedellerine yansıtılacağı ve hizmeti alanlar açısından yerli-yabancı ayrımının da bir öneminin olmadığı düşünüldüğünde, özellikle yurt içi turist açısından tatil yapmanın ilave bir maliyetinin olacağı söylenmelidir.[xvii]

Dikkat edilmesi gereken diğer bir husus da verginin uygulanması bakımından coğrafi bölge veya idari sınır ayrımına gidilmediğidir. Bunun yanında, konaklama tesisleri bakımından bir sınırlandırma da bulunmamakta olup tesisin; türü, sınıfı, niteliği, ilgili mevzuatta yer alan tarif ve tanımlamaları ve ilgili mevzuata göre turizm işletmesi belgesi ve/veya işyeri açma/işletme belgesi olup olmadığına bakılmaksızın konaklama vergisinin kapsamındadır. Literatürde ülkenin turist çekme yoğunluğuna göre belirli bölgelere ayrılmadan, konaklanılan bölge veya şehir yahut tesisin kalitesi önemsenmeden, tekdüze bir vergilendirme yöntemi benimsenmesinin konaklama vergisinin nihai yükümlüsü olan konaklayanların mali gücünü dikkate almadığı ve ölçülü olmadığı belirtilmiştir.[xviii]

V. İSTİSNALAR

6802 sayılı Kanunun 34. maddesinin 7. fıkrasına göre öğrenci yurtları, pansiyonları ve kamplarında öğrencilere verilen hizmetler konaklama vergisinden müstesnadır. Ancak Taslak Tebliğ Metni’ne göre, bu istisna kapsamına girilebilmesi için ilgili mevzuat hükümlerine göre öğrencilere barınma hizmeti sunmak amacıyla işletilen öğrenci yurdu veya pansiyon olmalıdır. Ayrıca bu yerlerde arızi olarak öğrenci olmayanlara da konaklama hizmeti sunulması durumunda öğrenci olmayanlar bakımından istisna uygulanmayacaktır.

Bunun yanında, karşılıklı olmak kaydıyla yabancı devletlerin Türkiye’deki diplomatik temsilcilikleri, konsoloslukları ve bunların diplomatik haklara sahip mensupları ile uluslararası anlaşmalar gereğince vergi muafiyeti tanınan uluslararası kuruluşlar ve mensuplarına verilen hizmetler konaklama vergisinden müstesnadır.

Literatürde bu düzenleme de eleştirilmiştir. Zira Avrupa pratiklerinde belirli bir yaş altındaki çocuklar bu tür turist vergilerinden muaf tutulmuştur.[xix] Bunun muhtemel ve makul gerekçesi ise konaklama işletmelerince belirli yaş altındaki çocuklardan (genellikle on yaş) konaklama ücreti alınmaması pratiğidir. Ülkemizde uygulanacak konaklama vergisinde ise, konaklama ücreti alınmamış olsa dahi bir konaklayanın vergilendirilmesi söz konusudur.[xx] Bu uygulamanın beraberinde hem teorik hem pratik sorunlar getirebileceği söylenebilir.

VI. VERGİNİN MATRAHI, ORANI VE BEYANI

Konaklama vergisinin matrahı, konaklama veya geceleme hizmeti karşılığında, katma değer vergisi hariç, her ne suretle olursa olsun alınan veya borçlanılan para, mal veya para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamıdır. Buna vade farkı, fiyat farkı, kur farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler de dahildir. Konaklama hizmeti bedelinin döviz üzerinden hesaplanması halinde, hizmetin sunulduğu tarihte geçerli olan Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası döviz alış kuru üzerinden Türk lirasına çeviri işlemi yapılır.

Burada önemli olan husus konaklama tesisi dışındaki hizmetleri de kapsayan konsept satışlarda konaklama vergisinin matrahının nasıl hesaplanacağıdır. Tebliğ Taslak Metni’ne göre bu durumda bir ayrıştırmaya gidilmesi gerekmektedir. Öncelikle mükellefçe konaklama hizmetine ilişkin bir emsal bedel tespit edilmesi, bundan daha düşük olmamak üzere bir konaklama hizmeti bedeli belirlenmesi, daha sonra tesis bünyesi dışındaki diğer hizmetlerin bedellerinin de objektif bir şekilde tespit edilmesi ile konsept hizmetler ayrıştırılmalıdır.[xxi] Aynı yöntem konaklama hizmetini de içeren toplantı, kongre, sempozyum ve benzeri organizasyon hizmetleri bedellerinden konaklama vergisi matrahının tespit edilmesinde de uygulanacaktır. Şayet konaklama hizmeti bedeli emsal bedelden açık bir şekilde düşükse ve bu düşüklük mükellefçe haklı bir sebeple açıklanamıyorsa, yahut hizmet, işletme sahibine, yakınlarına, personeline veya üçüncü kişilere bedelsiz olarak veriliyorsa matrah olarak emsal bedel esas alınacak ve vergi o şekilde hesaplanacaktır.

Matraha uygulanacak konaklama vergisi oranı ise % 2’dir. Cumhurbaşkanı, bu oranı bir katına kadar artırmaya, yarısına kadar indirmeye, bu sınırlar içinde farklı oranlar tespit etmeye yetkilidir. Cumhurbaşkanı bu yetkisini 7194 sayılı Kanunun 42. maddesinde kullanmış ve konaklama vergisi oranı 31.12.2020 tarihine kadar %1 olarak uygulanacağı öngörülmüşse de verginin yürürlük tarihinin 2023’e ötelenmesi nedeniyle bu oran uygulanamamıştır.

Bir tüketim vergisi olması dolayısıyla bu vergi, konaklama tesislerince düzenlenecek fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilmelidir ve bu vergiden herhangi bir ad altında indirim yapılamayacaktır. Ayrıca vergi, katma değer vergisi matrahına da dahil edilmeyecektir. Ancak Tebliğ Taslak Metni’ne göre mükellefin, konaklama hizmetine ilişkin düzenlediği faturada ayrıca göstereceği ticari teamüllere uygun iskontoların konaklama vergisinden indirilmesi mümkündür.[xxii] Bu yorumlama da olması gereken açısından uygun olsa da bu açık ve kesinliğin kanun maddesine işlenmesi daha yerinde olurdu.

Bu açıklamalar sonucunda, örneğin bir otel işletmecisi, 5.000₺ bedelli konaklama hizmetine ilişkin olarak düzenlediği faturada; 5.000₺ üzerinden önce %2 oranını uygulayarak konaklama vergisi tutarını, daha sonra %8 oranını uygulayarak katma değer vergisi tutarını tespit etmeli ve göstermelidir. Bu durumda kesilecek faturada 5.000₺ hizmet bedeline, 100₺ konaklama vergisi ve 400₺ katma değer vergisi eklenmek suretiyle toplam 5.500₺’lik bir fatura kesmesi gerekmektedir. 

Konaklama vergisinde vergilendirme dönemi, faaliyet gösterilen takvim yılının birer aylık dönemleridir. Her bir vergilendirme dönemine ait konaklama vergisi, vergilendirme dönemini takip eden ayın yirmi altıncı günü akşamına kadar katma değer vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairesine, katma değer vergisi mükellefiyeti bulunmayanlarca da tesisin bulunduğu yer vergi dairesine beyan edilecek ve aynı süre içinde ödenecektir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunun mükerrer 257. maddesi kapsamında, konaklama vergisine ilişkin beyannamelerin elektronik ortamda verilmesi ise mümkündür. 

 

Dipnotlar

[i] 5.12.2019 tarihli ve 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, Resmi Gazete Tarih: 7.12.2019, Sayı: 30971, https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2019/12/20191207-1.htm.

[ii] 25.3.2020 tarihli ve 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Resmi Gazete Tarih: 26.3.2020, Sayı: Mükerrer 31080, https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2020/03/20200326M1-1.htm.

[iii] 11.11.2020 tarihli ve 7256 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, Resmi Gazete Tarih: 17.11.2020, Sayı: 31370, https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2020/11/20201117-1.htm.

[iv] 14.10.2021 tarihli ve 7338 sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Resmi Gazete Tarih: 26.10.2021, Sayı: 31640, https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/10/20211026-1.htm .

[v] Hazine ve Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Konaklama Vergisi Uygulama Genel Tebliği Taslak Metni, 11.2.2020,https://www.gib.gov.tr/sites/default/files/fileadmin/user_upload/Tebligler/Taslaklar/Kon_ver_gen_uyg_teb_taslak.pdf.

[vi] TBMM Başkanlığı, Plan ve Bütçe Komisyonu, 28.9.2006 tarihli ve 1/1246 Esas sayılı İl Özel İdaresi ve Belediye Gelirleri Kanunu Tasarısı ve Gerekçesi, https://www2.tbmm.gov.tr/d23/1/1-0505.pdf (Erişim Tarihi: 20.10.2021).

[vii] Bu vergiye ek olarak, Paris’te ilave bir turizm vergisi mevcuttur. Detaylı bilgi için bkz. https://en.parisinfo.com/practical-paris/money/tourist-tax (Erişim Tarihi: 21.10.2021).

[viii] Turizm vergisinin Avrupa Birliği’nde, ABD’de ve Uzak Doğu ülkelerinde uygulanışının detaylı bir çalışması için bkz. BOZDOĞANOĞLU, Burçin, “Konaklama Vergisi Uygulaması ve Türkiye’de Uygulanabilirliği”, Maliye Dergisi, Sayı 164, Ocak-Haziran 2013, s. 133-146.

[ix] SARAÇOĞLU, Fatih/ÇAŞKURLU, Eren, “Konaklama Vergisi Uygulaması ve Başarı Koşulları”, Vergi Dünyası, Yıl 39, Sayı 461, Ocak 2020, s.9.

[x] TAŞKIRAN, Tarık, “Konaklama Vergisi ve Turizm Vergilendirilmesi”, Vergi Dünyası, Yıl 39, Sayı 462, Şubat 2020, s.88.

[xi] AŞÇI AKINCI, Nuray, “Konaklama Vergisi: Ölçülük Meselesi”, TBB Dergisi, Cilt 148, 2020, s.97. 

[xii] European Tourism Association, Tax and Tourism Policy, https://www.etoa.org/policy/tax-and-tourism/ (Erişim Tarihi: 20.10.2021).

[xiii] Vergiyi doğuran olay, Gider Vergileri Kanunu’nun 34. maddesinin 3. fıkrasında “Vergiyi doğuran olay, birinci fıkrada belirtilen hizmetlerin sunulması ile meydana gelir.” şeklinde ifade edilmiştir. Kanun maddesi literatürde Akçaoğlu tarafından, vergiyi doğuran olayın ayrıca tanımlanmasına lüzum olmadığı, bilakis beraberinde sorunlar getirebileceği gerekçesiyle eleştirilmiştir. AKÇAOĞLU, Ertuğrul, “Konaklama Vergisi Hakkında Kısa Bir Değerlendirme”, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 10, Sayı 2, 2020, s.398.

[xiv] AKÇAOĞLU, s.399-400.

[xv] 11.7.2019 tarihli ve 7183 sayılı Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun, Resmi Gazete Tarih: 15.7.2019, Sayı: 30832, https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2020/11/20201117-1.htm.

[xvi] Hazine ve Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Turizm Payı Beyannamesi Genel Tebliği (Sıra No.1), 2.11.2019, https://www.gib.gov.tr/node/140704.

[xvii] SARAÇOĞLU/ÇAŞKURLU, s.11.

[xviii] AŞÇI AKINCI, s.94.

[xix] AŞÇI AKINCI, s.95.

[xx] TAŞKIRAN, s.88.

[xxi] Uygulama Genel Tebliği Taslak Metni, s.6.

[xxii] Uygulama Genel Tebliği Taslak Metni, s.6. 

 

Paylaş