DEEPFAKE TEKNOLOJİSİ ÖZELİNDE ÖLÜM SONRASI KİŞİLİK HAKLARININ KORUNMASI

 
 

GİRİŞ

            Günümüzde gerçekleşen her teknolojik gelişme nasıl kullanıldığına bağlı olarak fayda sağlayabileceği gibi çeşitli zararlara da neden olabilmektedir. Örneğin, nükleer teknoloji uygulamalarıyla enerji üretiminde bulunulabileceği gibi, bu teknolojinin atom bombasına dönüştürülmesiyle dünyanın kaderinin değiştirilmesi de mümkündür. Son zamanların popüler teknolojilerinden yapay zeka ve özellikle yapay zekanın bir uzantısı olarak karşımıza çıkan deepfake teknolojileri de rahatlıkla bu yoruma dahil edilebilecektir. Bu noktada, hukukun öncelikli amaçlarından biri de gelişen teknolojilerin verebileceği zararları en düşük düzeye çekecek nitelikte kurallar öngörmek ve bu kurallara uyulmasını sağlamak olacaktır. Çalışmamızın temel amacı da pozitif hukukun, deepfake teknolojisinin özellikle ilgili kişinin ölümü sonrası yaratabileceği zararları özelinde bu amaca ne kadar hizmet ettiğini, bireylere hangi imkanları sağladığını ve hangi noktalarda yetersiz kaldığını incelemektir.
  1. KİŞİLİK HAKKI VE DEEPFAKE TEKNOLOJİSİ
            Bireyin toplumsal konumunu, itibarını ve manevi gelişimini sağlaması “kişilik hakkı” şeklinde tanımlanabilir[1]. Buna göre kişinin adı, vücut bütünlüğü, haysiyeti ve onuru, özel hayatı, resim ve sesi kişilik haklarına örnek olarak verilebilecektir[2]. Bu yönüyle deepfake teknolojisinin, kişilik haklarıyla yakın ilişki içerisinde olduğu görülmektedir. Nitekim bu teknolojinin en basit tanımı ilgili kişilerin ses ve görüntülerinin gerçeği yansıtmayacak şekilde kullanılmasıdır. Gündelik yaşamda en sık rastlanan örnekleri de bu doğrultudadır. Yine, internet ortamındaki deepfake ürünlerinin %96 gibi büyük bir oranda pornografik içeriklerden oluşuyor olması[3] bu teknolojinin yüksek oranda kişinin haysiyeti ve onurunu da hedef aldığını göstermektedir. Bu durumda hukukun bu teknolojinin meşru kullanımı için sınır çizmesi elzemdir.
            Deepfake; derin öğrenme ve makine öğrenmesi gibi yapay zeka tekniklerinin kullanılmasıyla, sıfırdan veya mevcut içeriklerin değiştirilmesiyle oluşturulan, gerçeklik düzeyi kendi algımızla örtüşecek kadar yüksek olmakla birlikte, asıl bağlamından koparılarak kişileri yanıltma amacı taşıyan görsel içerikler ile ses ve metin içeriklerini ifade etmektedir[4]. Kavram adını Reddit adlı sosyal medya platformundaki, ünlülerin görüntülerini yetişkin video görüntülerine yerleştirerek ilk deepfake içerikleri yayınlayan anonim bir kullanıcıdan almaktadır.[5] Bu durum dahi bu teknolojinin doğumundan itibaren hukuki bir çerçeveye oturtulması gerektiğini gözler önüne sermektedir.
Deepfake sisteminin bilinen üç tür kullanımını; yüz değiştirme, ifade değiştirme ve yüz yaratımı fiilleri oluşturmaktadır[6]. Bu fiillerin çeşitliliği ve kullanım potansiyelleri ile deepfake teknolojisinin doğası gereği kaynak görüntü ve seslerin yalnızca hayattaki kişilerle sınırlı olmaması, bu teknolojinin popüler hale gelmesinde ve değişik alanlarda kullanılmasında önemli bir rol oynamaktadır. Örneğin, Fast and Furious 7 filminin başrol oyuncusu Paul Walker’ın henüz çekimler devam ederken hayatını kaybetmesi sonucu çekimlerin kalan kısmında oyuncunun deepfake görselleri kullanılmıştır[7]. Bir başka örnek olarak da MIT profesörleri tarafından hazırlanan ve Richard Nixon’ın 1969’da Apollo’nun aya inişinin başarısız olduğu alternatif bir tarih senaryosunda yaptığı “In the Event of Moon Disaster” konuşması verilebilir[8]. Bu noktada, deepfake teknolojisinin hala gelişmekte olan bir teknoloji için gayet güçlü olduğunu belirtmek gerekir. Öyle ki, deepfake tespit teknikleri dahi yalnızca %65 oranında işe yaramakta ve manipülasyonların nerede ve nasıl ortaya çıktığını göstermemektedir[9]. Teknolojinin bu kadar yaygın kullanılıyor olması, kullanımın büyük oranda kötü niyetli olması ve eldeki teknik imkanların dahi deepfake tespitinde 0 başarı sağlamaması hukuki düzenlemelere duyulan ihtiyacı açıkça ortaya koymaktadır. Nitekim teknolojik gelişmelerin ve özellikle görsel – işitsel araçların doğrudan kişinin ses ve resmi gibi kişilik hakkı unsurlarından yararlanıyor olması da ilgili regülasyonların öngörülmesini adeta zorunlu kılmaktadır.
            Küresel olarak incelendiğinde bazı hukuk sistemlerinde deepfake için düzenlenecek hukuk kurallarına ihtiyacın fark edilmesi sonucunda, gerek özel hukuk gerekse ceza hukuku alanında çeşitli yaptırımlara yer verilen regülasyonlarda bulunulduğu görülmektedir. Deepfake teknolojisinin ortaya çıktığı Reddit platformuna ev sahipliği yapan Amerika, bu teknoloji için gereken yasal düzenlemelere de ev sahipliği yapan ilk ülke olmuştur[10]. Deepfake teknolojisinin manipülasyon konusundaki başarısı ve taşıdığı potansiyelin fark edilmesiyle eyalet bazındaki ilk düzenlemeyi yapan Teksas eyaletinde; 1 Eylül 2019 tarihinde yürürlüğe giren TX SB751 yasası ile bu eyalet sınırları içerisinde, kamu görevine aday olan kişilere zarar vermek veya eyalet içindeki seçimlere müdahale etmek amacıyla deepfake teknolojisiyle hazırlanan videoların üretilmesi ve bunların yayınlanması yasaklanmış, bu amaçlar güdülerek seçimden önceki 30 gün içerisinde deepfake videolar hazırlama ve ilgili videoların yayınlanmasına ya da dağıtılmasına sebep olma fiilini gerçekleştiren kişinin bir yıla kadar hapis cezası ve 4.000 USD’ye kadar para cezası ile cezalandırılabileceği öngörülmüştür[11]. Deepfake özelinde hazırlanan bu ve benzeri düzenlemelerin sayısı her geçen gün artmakla birlikte Türk hukukunda henüz bu teknolojiyi doğrudan konu edinen bir düzenleme bulunmamaktadır. Mevcut düzenlemelerin kişilik haklarına saldırı ve özellikle ölüm sonrası kişilik haklarının korunması konusunda taşıdığı eksiklikler ise kanaatimizce hızla gelişen ve bizzat teknolojinin bir uzantısı olan deepfake uygulamaları söz konusu olduğunda çok daha zayıf kalacaktır.
 
2. DEEPFAKE VE TÜRK HUKUKUNDA ÖLÜM SONRASI KORUMA

           2.1 KİŞİLİK HAKKININ ÖLÜM SONRASI KORUNMASINA İLİŞKİN GÖRÜŞLER
 
Kişilik haklarının ölüm sonrasında dahi korunması gerekliliği hukuk sistemlerince de belirlenmiş ve bu noktada çeşitli görüşler oluşturulmuştur. Alman doktrininde yer edinen bir görüşe göre kişilik ölüm sonrasında dahi devam etmekte ve kişilerin sahip olduğu onur ve saygınlık gibi bazı kişisel değerlerin ölümden sonra dahi korunması gerekmektedir[12]. Nitekim bir kimsenin ölümünden sonra, bu kişiye karşı hukuka aykırı hakaret ve saldırılar insan onurunun dokunulmazlığına zarar verecektir[13]. Bununla beraber kişiliğin gelişmesinde, kişinin ölümü sonrasında dahi hukuken korunacağını bilmek ihtiyaç duyulan serbestlik ve güveni kazandıracaktır. Bu görüşe göre merhumun hakkını korumaya yönelik davaların kişinin sağlığında belirlediği kimseler, bu kişiler yoksa merhumun yakınları, merhumun mirasını ve itibarını korumayı görev edinen organizasyonlar ve kıyasen temsil kayyımı tarafından açılabileceği kabul edilmektedir[14]. Korumanın ne kadar süreceği ise tartışılmaktadır. Bir görüş sınırsız bir korumanın gerçekçilikten uzak olacağını ve süre belirlenmesi gerektiğini ifade ederken[15]; bir başka görüş ise kişisel değerlerin herhangi bir süreye bağlı olmaksızın varlıklarını devam ettirdiklerini ifade ederek, bir süre öngörmenin kişilik hakkının tabiatına aykırı olduracağını belirtmektedir[16].
Kişilik haklarının ölüm sonrası korunmasında Türk hukukunun benimsediği temel görüş olan “hatırayı koruma doktrini” ise; vefat edenin, hak ehliyetini de kaybedeceğinden, kişiliğine karşı yapılan saldırılara karşı bizzat kendisini koruyamayacağını öngörmekte ve saldırılara karşı ancak ölenin yakınlarının kendi kişiliklerine zarar gelmesi halinde bir çözüm yolu sunmaktadır[17]. Buna göre ölenin yakınları Türk Medeni Kanunu’nda[18] (TMK) kişilik haklarına saldırı için öngörülen 24 ve 25. maddelerine direkt olarak ölüyü korumak için değil, kendileri de yapılan eylemden zarar görmeleri halinde kendileri adına başvurabileceklerdir. Kısacası kanunun öncelikli amacı; merhumu değil, yaşayanları korumaktır. Bu durum ise bünyesinde çeşitli eksiklikleri barındırmaktadır. Şöyle ki; ölen kişinin hiç yakını olmayabilir, yakını olsa dahi bu yakınlar harekete geçmeyebilir veya saldırının kendisi bizzat ölenin yakını tarafından gerçekleştirilmiş olabilir[19]. Ayrıca merhumun saldırıya uğrayan bir kişisel değerinin yakınlarının da kişiliğine zarar vermesi, her durumda söz konusu da olmayabilir[20]. Bu hallerde Türk hukukuna göre ölenin kişilik haklarının korunumu eksik kalacaktır. Örneğin; Yeşilçam’ın başarılı yönetmenlerinden Zeki Ökten, bir röportajında[21] Kemal Sunal’ın, reklam filmlerinde oynamaktan mutluluk duymadığını, şartların zorladığı hallerde reklam filmlerinde yer aldığını ifade etmiştir. Türkiye’de geniş bir kesime ulaşan ilk deepfake reklam filmi ise 2020 yılında Kemal Sunal’a deepfake ile hayat verilen ve Ziraat Bankası’na ait olan reklam filmidir[22]. Bu örnekten de anlaşılacağı üzere Türk hukukunda ölenin kişilik haklarının korunması söz konusu olduğunda, yalnızca yakınlarının iradesine bakıldığı ve korumanın, ölenin yakınlarının kendi kişilik haklarını korumaları sonucuna bağlı tutulduğu açıkça görülmektedir
 
2.2.KİŞİSEL VERİLER AÇISINDAN KORUMA
 
            Deepfake teknolojileri söz konusu olduğunda incelenmesi gereken bir savunma yolu da kişisel verilerin korunması ile sağlanmaktadır. Kişisel veri, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda[23] (KVKK) “kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi” olarak tanımlanmaktadır. Ölümle kişiliğin son bulacağı kabul edildiğinden, ölenin kişisel verilerinin bu kanun kapsamında korunması söz konusu olmayacaktır. Ölenin kişisel verileri, ancak bu veriler yaşayan bir kişinin de kişisel verileri niteliğini haizse veya Kişisel Sağlık Verileri Hakkında Yönetmeliğin[24] 11. maddesi kapsamında kişisel sağlık verisiyse KVKK kapsamında ele alınabilecektir. Ancak deepfake uygulamalarının sık rastlanan ve çoğunluğunu oluşturan örneklerinde kişinin resmi, görüntüsü ve sesi üzerinden hareket edildiğinden, bu uygulamalarda rastlanan verilerin KVKK kapsamında ele alınabilmesi için gereken şartları taşıması oldukça zor olacaktır. Bu halde önceki paragrafta bahsedilen TMK temelli araçlara başvuru zorunlu hale gelecektir. Ancak kişisel veriler için de hatırayı koruma doktrinine gidilmesi hukuk mantığı ve etik değerlere aykırı sonuçlara yol açacaktır.  Örneğin, Yargıtay bir kararında; balkondan düşerek ölen kişinin ölüm haberinin yapılması sırasında, kişinin ölümünden yaklaşık iki yıl önce denize çıplak girerken çekilen görüntülerinin kullanılmasını, yalnızca merhumun yakınlarının kişilik haklarına saldırı olarak nitelendirerek manevi tazminata hükmetmiştir[25]. Eğer bu yakınlar olmasaydı veya bu yakınlar harekete geçmeseydi, kişilik haklarına aykırılık teşkil edecek şekilde kullanılan fotoğraflara hukuk sistemimiz müdahalede bulunmayacak ve rahatsız edici bir sonuç ortaya çıkacaktı. Formun Üst
 
2.3.FİKRİ HAKLAR AÇISINDAN KORUMA
            Son olarak, fikri haklar bakımından bir incelemenin de yapılması gerekecektir. Nitekim Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun[26] (FSEK) 86. maddesinde; bir resim veya portrenin orada tasvir edilen kişi ölmüşse yine aynı kanunun 19.maddesinin birinci fıkrasında sayılan kişilerin muvafakati olmadan, tasvir edilenin ölümünden 10 yıl geçmedikçe, teşhis veya diğer suretlerle kamu ile paylaşılamayacağı öngörülmüştür. Bu hükme göre vefat etmiş bir kişinin deepfake eserinde yer alması FSEK’e göre aynı kanunun öngördüğü kişilerin muvafakati veya tasvir edilenin ölümünden 10 yıl geçmesiyle mümkün olacaktır[27] İlgili kanun hükmüne aykırılık durumunda Türk Borçlar Kanunu[28] 49. maddeye ve Türk Medeni Kanunu 24. maddeye gidilebileceği de aynı maddede belirtilmiştir. Sonuç olarak, fikri haklar bakımından ölen kişinin deepfake uygulamalarından korunması yolu da hatırayı koruma doktrinine bağlanacak ve buradaki eleştirilerin tekrar gündeme gelmesine neden olacaktır.
            Deepfake içerikleri ve fikri haklar arasındaki ilişki Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (World Intellectual Property Organization – WIPO) tarafından Aralık 2019 tarihli Fikri Mülkiyet Politikası ve Yapay Zeka Hakkında Sorunlar Taslak Bildirisi’nde[29] de ele alınmıştır.  Bildiride verileri kullanılan kişinin içerikteki tek payının bu kullanıma onay vermekten ibaret olduğuna değinilmiş ve bu sebeple deepfake içeriğe ilişkin telif hakkının içeriği oluşturana ait olması gerektiği kabul edilmiştir[30]. Öyle ki WIPO verdiği bir örnekte, görsel/işitsel yapımcının vefat eden bir aktörü filmde oynatmak için oluşturacağı deepfake içeriğe ilişkin telif haklarının yapımcıya verilebileceğini belirtmiştir[31]. Ancak deepfake içeriklerin, içeriğe konu kişinin yaşamı ve statüsüyle tamamen alakasız bir şekilde oluşturulması durumunda, içeriğin telif hakkıyla ödüllendirilmemesi gerektiğini de vurgulanmaktadır[32]. Böylece Youtube platformunda yayınlanan ve Bill Clinton’ın “Baby Got Back” şarkısını söylediği deepfake içerikteki[33], kişi ve konu arasındaki alakasızlığın telifle ödüllendirilmeyeceği rahatlıkla söylenebilecektir.
 
SONUÇ
            Günümüzün önemli teknolojik gelişmelerinden olan deepfake uygulamaları ile yapay zeka teknolojisi kullanılarak gerçek olmayan ses ve metin içerikleri oluşturulmaktadır. Kişisel veriler, ses ve resim gibi kişilik haklarıyla sıkı ilişki içerisinde bulunan bu teknolojiyi spesifik olarak ele alan bir düzenleme ise henüz hukuk sistemimizde bulunmamaktadır. Deepfake içeriklere mecburen uygulanacak pozitif hukuk normları ise sahip olduğu eksiklikler ve günceli takipte zorlanan noktalarıyla yetersiz kalmaktadır. Nitekim deepfake teknolojilerinin doğası gereği içerik konusu kişilerin hayatta olması şart olmadığından, ölen kişiler de bu içeriklerde rahatlıkla kullanılabilmektedir. Ölüm sonrası kişilik haklarının korunması konusunda uygulanan ve farklı mevzuat hükümlerine gidilse dahi etkisi görülmekte olan “hatırayı koruma doktrini”, ölen kişilerin yakınlarına bel bağlamakta ve temelde merhumun değil yaşayanların kişilik haklarına göre hareket etmektedir. Bu ve benzeri hallerde yaşanabilecek ihlaller düşünüldüğünde özellikle ölüm sonrası kişilik haklarının korunması kapsamındaki düzenlemelerin bir an önce revize edilmesi veya deepfake özelinde yeni hükümler getirilmesi gerekmektedir.  

DİPNOTLAR

[*] 122K868 numaralı TÜBİTAK projesi lisans bursiyeri. Bu çalışma, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından 122K868 Numaralı proje ile desteklenmiştir. Projeye verdiği destekten ötürü TÜBİTAK’a teşekkürlerimizi sunarız.

[1]“Kişilik hakkı” kavramı ve özellikleri hakkında genel olarak bkz. OĞUZMAN, M. Kemal/ SELİÇİ Özer/ OKTAY-ÖZDEMİR, Saibe, “Kişiler Hukuku (Gerçek ve Tüzel Kişiler)”, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2016, s. 161 vd.; DURAL, Mustafa/ÖĞÜZ, Tufan, “Türk Özel Hukuku, c:II: Kişiler Hukuku”, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2018 s. 99 vd.; HATEMİ, Hüseyin, “Medeni Hukuka Giriş”, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2020, s. 101 vd.; ERMAN, Hasan, “Medeni Hukuk Dersleri”, DER Yayınları, İstanbul, 2020, s.159.

[2] ALKAYA ERDOĞAN, Melike, “Deepfake Teknolojisinin Hukuka Aykırı Kullanımından Doğan Hukuki ve Cezai Sorumluluk”, T.C. Altınbaş Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2023, s.7.

[3]ÖZYİĞİT, Sinem, “Karşılaştırmalı Hukuktaki Gelişmeler Işığında Deepfake Teknolojisinin Regülasyonu ve Türk Hukuku için Öneriler”, Bilim ve Teknoloji Hukuku Yıllığı, 2022, s. 488. ; AJDER, Henry/PATRINI, Giorgio/ CAVALLI, Francesco/CULLEN, Laurence, “The State of Deepfakes: Landscape, Threats, and Impact”, Amsterdam: Deeptrace, 2019, s.1.

[4] ÖZYİĞİT, s. 481.

[5] ALKAYA ERDOĞAN, s. 10.

[6] BERK, Mustafa Evren, “Dijital Çağın Yeni Tehlikesi “Deepfake””. OPUS International Journal of Society Researches, 2020, 16.28: 1508-1523. Cilt: 16, Sayı: 28, 2020, s. 1512 – 1513.

[7]Paul Walker’ın deepfake görüntülerinin filmde nasıl kullanıldığına ilişkin video için bkz. https://www.youtube.com/watch?v=fCrYfRjpuXU.

[8]Richard Nixon’ın deepfake görüntüleriyle oluşturulan video için bkz. https://www.youtube.com/watch?v=LWLadJFI8Pk.

[9] ALKAYA ERDOĞAN, s. 16. ; VAN DER SLOOT, Bart/ WAGENSVELD, Yvette, “Deepfakes: Regulatory Challengec For The Synthetic Society”, Computer Law & Security Review, 2022, s.2.

[10] ALKAYA ERDOĞAN, s. 22.

[11]ALKAYA ERDOĞAN, s. 25 – 27.; Yasaya ilişkin detaylar için bkz. https://legiscan.com/TX/text/SB751/id/1902830 (Erişim Tarihi: 22.05.2024)

[12] AKTÜRK, Emrah, “Ölüm Sonrası (Post-Mortal) Kişilik Hakkının Korunması”, Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 8, Sayı:1, 2023, s.31.

[13] AKTÜRK, s. 38.

[14] AKTÜRK, s. 39-40.

[15] GEZDER, Ümit, “Ölüm Sonrası Hatırayı Koruma Doktrini ve Ölüm Sonrası Kişiliğin Korunması Teorisi”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 65, Sayı: 1 , 2007, s. 215.

[16] AKTÜRK, s. 39.

[17] GEZDER, s. 212.

[18] RG. 08.12.2001, 24607.

[19]AKTÜRK, s.36.

[20] AKTÜRK, s.36.

[21] Röportajın detayları için bkz. https://www.yenicaggazetesi.com.tr/kemal-sunalin-neden-sadece-bir-reklam-filminde-oynadigini-biliyor-musunuz-658886h.htm (Erişim Tarihi: 16.05.2024)

[22] ÖZYİĞİT, s. 485. ; Reklam filmi için bkz. https://www.youtube.com/watch?v=fPiwmoxa0QE

[23] RG. 07.04.2016, 29677.

[24] RG. 21.06.2019, 30808.

[25]Y. 3. HD., 14.02.2012, E. 2011/19952, K. 2012/3379, Lexpera Hukuk Bilgi Sistemi (Erişim Tarihi: 14.04.2024).

[26] RG. 13.12.1951, 7981.

[27] Deepfake uygulamalarıyla kişilik hakkı ihlal edilen kişilerin FSEK mad.86’ya başvurabileceğine dair görüşler için bkz. ALKAYA ERDOĞAN, s.69 – 70. ; İBRAHİMLİ, Kanan, “Deepfake ve Sosyal Medya Paylaşımları”, Hukuk ve Bilişim Dergisi, 2024, Bağlantı: https://www.hukukvebilisimdergisi.com/deepfake-ve-sosyal-medya-paylasimlari/ (Erişim Tarihi: 11.06.20204).

[28] RG. 04.02.2011, 27836.

[29] Bildiri için bkz. https://www.wipo.int/export/sites/www/about-ip/en/artificial_intelligence/call_for_comments/pdf/ind_lacasa.pdf (Erişim Tarihi: 22.05.2024)

[30]ANIKAYDIN, İlayda, “Deepfake Uygulamalarının Hukuki Boyutu”, Düzce Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 12, Sayı: 2, 2022, s.743.

[31] ANIKAYDIN, s. 743.

[32] ANIKAYDIN, s. 743.

[33] İlgili içerik için bkz. https://www.youtube.com/watch?v=Jt7iFD_USwc

 

KAYNAKÇA

AJDER, Henry/PATRINI, Giorgio/ CAVALLI, Francesco/CULLEN, Laurence, “The State of Deepfakes: Landscape, Threats, and Impact”, Amsterdam: Deeptrace, 2019.

AKTÜRK, Emrah, “Ölüm Sonrası (Post-Mortal) Kişilik Hakkının Korunması”, Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 8, Sayı:1, 2023, s. 25 – 52.

ALKAYA ERDOĞAN, Melike, “Deepfake Teknolojisinin Hukuka Aykırı Kullanımından Doğan Hukuki ve Cezai Sorumluluk”, T.C. Altınbaş Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2023.

ANIKAYDIN, İlayda, “Deepfake Uygulamalarının Hukuki Boyutu”, Düzce Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 12, Sayı: 2, 2022, s.736 – 747.

BERK, Mustafa Evren, “Dijital Çağın Yeni Tehlikesi “Deepfake””. OPUS International Journal of Society Researches, 2020, 16.28: 1508-1523. Cilt: 16, Sayı: 28, 2020, s. 1508 – 1523.

DURAL, Mustafa/ÖĞÜZ, Tufan, “Türk Özel Hukuku, c:II: Kişiler Hukuku”, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2018.

ERMAN, Hasan, “Medeni Hukuk Dersleri”, DER Yayınları, İstanbul, 2020.

GEZDER, Ümit, “Ölüm Sonrası Hatırayı Koruma Doktrini ve Ölüm Sonrası Kişiliğin Korunması Teorisi”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 65, Sayı: 1, 2007, s. 207 – 222.

HATEMİ, Hüseyin, “Medeni Hukuka Giriş”, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2020.

İBRAHİMLİ, Kanan, “Deepfake ve Sosyal Medya Paylaşımları”, Hukuk ve Bilişim Dergisi, 2024, Bağlantı: https://www.hukukvebilisimdergisi.com/deepfake-ve-sosyal-medya-paylasimlari/ (Erişim Tarihi: 11.06.20204).

OĞUZMAN, M. Kemal/ SELİÇİ Özer/ OKTAY-ÖZDEMİR, Saibe, “Kişiler Hukuku (Gerçek ve Tüzel Kişiler)”, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2016.

ÖZYİĞİT, Sinem, “Karşılaştırmalı Hukuktaki Gelişmeler Işığında Deepfake Teknolojisinin Regülasyonu ve Türk Hukuku için Öneriler”, Bilim ve Teknoloji Hukuku Yıllığı, 2022.

VAN DER SLOOT, Bart/ WAGENSVELD, Yvette, “Deepfakes: Regulatory Challengec For The Synthetic Society”, Computer Law & Security Review, 2022.

Paylaş