-->

Hukuk Pratiğinde Yenilikçi Bir Yaklaşım: Hukukta Tasarım Düşüncesi (Legal Design Thinking)

 

I. Giriş
Dijital transformasyonun gerçekleştiği çağımızda hukuk pratiği hızla evrilmektedir. Bu bağlamda hukuk alanında ortaya çıkan yeni tartışmalar ve sorular ile başa çıkmak için stratejik inovasyon yaklaşımlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Dijital dönüşüm, hukuki çalışma yöntemlerinde temel değişikliklere neden olmaktadır. “Hukukta tasarım düşüncesi” (legal design thinking), bu değişime hukuk sektöründe nasıl yaklaşılması gerektiğine dair sistematik bir yaklaşım sunmaktadır. 
 
Söz konusu olan bu yenilikçi yaklaşım, tasarım düşüncesi (design thinking) sürecinin spesifik bir uygulama şeklidir. Bu yaklaşım, organizasyon (organization design) ve ürün tasarımının (product design) yanı sıra, bilgi ve hizmet tasarımından (service design) kaynaklanan tasarım odaklı düşünce metotlarını benimseyerek, karmaşık hukuki sorunlara bir çözüm yaratmak amacıyla uygulanmaktadır[1]. Bu çalışmada, design thinking ve hukukta tasarım düşüncesi (legal design thinking) kavramlarının nasıl tanımlandığı ve bu metotların hukuk pratiği üzerindeki etkileri incelenecektir. 
 
 II. Tasarım Düşüncesi (Design Thinking) Nedir?
 
Design Thinking, ilk olarak Stanford Üniversitesi'nde bir yaratıcı inovasyon tekniği ve ürün geliştirme metodolojisi olarak geliştirilmiştir. İlk uygulama alanı hizmet sektörü olmuştur. Bu yapısal yaklaşım, insan-odaklı etkileşimlere, süreçlere ve nesnelere dayanarak, potansiyel kullanıcıların ihtiyaç ve motivasyonlarına yönelik olarak tasarlanmıştır. Design thinking sürecinin temel parçası, kullanıcıyı merkeze almak ve işbirlikçi çalışma ile alternatif çözüm yollarını belirlemek ve somut fikirler geliştirmektir. Design thinking metodolojisinin başlıca kurucularından Tim Brown, design thinking'i, "tüm inovasyon aktivitelerini insan merkezli bir tasarım etiğiyle bütünleştiren bir metodoloji" olarak tanımlamaktadır[2]. Bu yaklaşımda, tasarımcıların problem çözüm süreçlerinde başvurduğu ilkeler, yöntemler ve araçlar doğrudan kullanılmaktadır. Bu bağlamda, design thinking'in oldukça geniş bir uygulama alanına sahip olduğu görülmektedir[3]. Bu yöntem, karmaşık problemlerin ele alınmasında stratejik yaklaşımların arasında yer alarak, kullanıcı merkezli çözümler üretmeyi hedeflemektedir.
 
Süreç, kullanıcılar en optimal fikri bulana kadar tekrar edilmektedir (iteration). Ürünler, hizmetler ve iş modelleri, design thinking yöntemi ile yeniden tasarlanmakta ve aynı zamanda kullanıcı ihtiyaçlarına uygun hale getirilmektedir. Tasarımcılar, kullanıcı analizine dayalı özgün bir yaklaşım benimsemekte olup, bu analizin ardından içerikler görselleştirilmektedir. Bu sürecin amacı, içerikleri hedef kitle için daha anlaşılabilir kılmaktır. Daha sonra, tasarımcılar içerikleri kullanıcının ihtiyaçlarına daha uyumlu hale getirmek amacıyla ilgili bireylerden geri bildirim alır ve böylece ürünün içeriğini onların ihtiyaçlarına göre modifiye eder. Bütün bu adımlar, kullanıcı için en optimal sonuca ulaşmak adına atılmaktadır[4].
 
III. Design Thinking Aşamaları
design thinking processes
 
Design Thinking metodolojisi[5], yaygın görüşe göre toplamda beş temel aşamadan oluşur.
 
İlk Aşama: Empati (Emphatize)
Design thinking metodolojisinin başlangıç aşaması 'empati'dir. Bu aşama, multidisipliner yaklaşımla kullanıcıların spesifik ihtiyaçlarını ortaya çıkartma, sorunlarını belirleme ve yararlı bilgiler toplama amacını taşımaktadır. Bu süreçte, farklı disiplinlere sahip ekipler arasındaki bilgi paylaşımı, problemleri geniş bir perspektifle ve değişken bakış açılarıyla değerlendirmek ve böylelikle en iyi çözümü geliştirmek adına kilit bir uygulamadır. Uygulanan yaklaşımın temelini oluşturan kullanıcı merkezli empati ve anlayış metodolojisi, hukukçuların müvekkillerinin beklenti ve ihtiyaçlarına daha kapsamlı bir perspektiften yaklaşmalarını kolaylaştırabilir[6]. Bu aşama kapsamında bir "problem çerçevesi oluşturma" (observe/ problem-framing) gerçekleştirilir. Kullanıcıların ihtiyaçları detaylı bir şekilde incelenir ve spesifik sorunlar derinlemesine analiz edilir. Bir sonraki aşamaya gözlem metotlarıyla devam edilir. Bu noktada, ekip üyeleri, spesifik önceliklerin kavranması ve bir problem çerçevesi tanımlamak üzere diyaloglar kurarlar. Problem çerçevesi oluşturabilmek için önemli bilgilerin seleksiyonu, burada design thinking yönteminin temel bir unsuru olarak ön plana çıkmaktadır. Problem çerçevesi oluşturmanın önemi, hukukçuların bu yeteneği dilekçelerdeki olayın sunumunda müvekkillerin sorunlarını anlaşılır bir şekilde özetlenmesi ile daha yakından açıklanabilir. Bu yöntem, müvekkillerinin sorunlarını onlara özgün ve anlaşılır bir biçimde sunma imkanı tanımaktadır[7].
 
İkinci Aşama: Tanımlama (Define)
Bu evrede, toplanan verilere dayalı olarak tüm bulgular bir araya getirilir. Bu noktada, tasarım düşüncesinde büyük bir öneme sahip olan başka bir pratiğin uygulanmasına geçilir: Görselleştirme. Bu bağlamda, fikirler ve kavramlar basit görselleştirmeler aracılığıyla ekip üyelerine ve kullanıcılara iletilir (iletişim tasarımı). Temel amaç, toplanan bilgiyi post-it notları, taslaklar, grafikler ve çizimler araçlarıyla görsel olarak aktarmaktır. Bu evrenin nihai amacı, ilerleyen aşamada kullanıma hazır bir veri setinin hazırlanmasıdır.
 
Üçüncü Aşama: Fikir Üretme (Ideate)
Bu aşamada, deneysel bir süreç içerisinde fikir oluşturma süreci gerçekleştirilir. Daha önceki aşamalardan elde edilmiş verilere dayalı olarak yeni fikirler geliştirilmektedir. Bu süreç içerisinde, brainstorming ve mindmapping gibi çeşitli tasarım yöntemleri bir araya getirilerek kullanılmaktadır. Bu aşamanın özelliği, incelenen sorunlar için mümkün olduğunca çeşitli çözüm yaklaşımları sunmayı amaçlamasıdır. Bu prosedürde, çözüme iteratif bir metodolojiyle erişilir ve çözümün hedef kitle ihtiyaçlarına uygun olup olmadığına dair bir değerlendirme yapılmaktadır. Ardından gerçekleştirilen kümeleme (clustering) süreci, ortaya konulan konseptlerin belirgin bir biçimde sunulmasını ve sonuçların düzenlenmesini sağlamaktadır.
 
Dördüncü Aşama: Prototipleme (Prototype)
Fikir üretme aşamasının ardından prototip oluşturma süreci başlar. Derinlemesine incelenmiş konseptler seçilerek uygulanmaya alınır. Bu yöntemle, daha önce elde edilen bilgilerin potansiyel kullanıcılara görsel bir biçimde temsil edilmesi amaçlanır. Hukuki çalışma yöntemleriyle ilgili yapılan somut bir gözlem şu olabilir: Bir avukatın hazırlamış olduğu dilekçenin ilk taslağı, genellikle bir meslektaşı tarafından incelenmektedir. Sunulan argümanlar mantıklı değilse veya önerilen çözüm beklenen potansiyeli göstermiyorsa, bir hâkimin bu dilekçeyi mahkeme sürecinde de değerlendirmesi olası değildir. Bu prosedür, bir prototipin oluşturulma aşamasında gerçekleştirilen test süreçlerine benzer bir yaklaşımla, sunulan çözümün hedef kitle üzerindeki etkinliğinin değerlendirilmesine imkan tanır, yani başarısız fikirler bu şekilde açıkça elimine edilir ve böylelikle alternatif bir yaklaşıma yönlendirme yapılır.
 
Beşinci Aşama: Test Etme (Test)
Süreçteki final aşamasında, prototipler referans alınarak potansiyel çözüm yolları üzerine kullanıcılarla olası çözümler hakkında açık bir diyalog gerçekleştirilir. Bu temel esaslar üzerinden, geliştirilen çözüm alternatiflerine yönelik ek yaklaşımlar ortaya konulmaktadır. Bu aşamada, kullanıcılar prototiplerle etkileşimde bulunurlar. Konseptler, kullanıcıların gerçek ihtiyaçları karşılanana kadar modifiye edilir ve değiştirilir. Bu deneme süreci, hedef kitlenin bireysel sorunları için işbirliği aracılığıyla optimal ve insan merkezli bir çözüm geliştirmeyi amaçlamaktadır. Burada örneğin dijital sözleşmelerde tasarımın bireyselleştirilmesi ve anlaşılabilir bir terminoloji kullanılması gibi farklı yaklaşımlar düşünülebilir[8]. Sözleşme tamamlandığında, dokümanı kullanıcını için daha anlaşılır ve pratik hale getirmek amacıyla bilgi grafikleri eklenebilir[9].
 
IV. Hukukta Tasarım Düşüncesi (Legal Design Thinking), Hukuk Pratiği için yararlı, elverişli, çözüm üreten bir yöntem mi?
 
Tasarım düşüncesinin (design thinking) temel unsurları (empati, kullanıcı perspektifinin dahil edilmesi, multidisipliner işbirlikleri ve yaratıcılık) – özellikle Hukukta Tasarım Düşüncesi (Legal Design Thinking) hukuk pratiğinde nasıl uygulanabileceği sorusu ortaya çıkmaktadır. Hukukta tasarım (legal design), hukuki hizmetlerin görsel tasarımlar aracılığıyla yenilikçi bir şekilde şekillendirildiği bir düşünce çerçevesidir. Margaret Hagan, hukukta tasarım kavramını “insan-odaklı tasarım ilkelerinin hukuk alanına uygulanması, ve böylelikle hukuk sistemlerinin ve hizmetlerinin daha insan merkezli, kullanılabilir ve tatmin edici hale getirilmesi” olarak tanımlamaktadır. Bu bağlamda, karmaşık hukuki bilgilerin ve sorunların daha anlaşılır bir şekilde sunulması için çeşitli perspektifler dikkate alınarak insan-odaklı çalışmalar gerçekleştirilebilir. Bu nedenle, hukukta tasarım düşüncesi (legal design thinking) sadece inovasyon odaklı bir yaklaşım olarak değil, aynı zamanda hukuk firmaları arasındaki rekabette öne çıkma avantajı sağlayacak bir hizmet olarak da görülebilir.
Örneğin, genel işlem koşullarının görselleştirilmesi ve böylelikle kullanıcı için daha anlaşılır bir biçimde açıklanması, bu doğrultuda etkili bir hizmet stratejisi olarak düşünülebilir.
 
Günümüzde hukukta tasarım yaklaşımlarının öne çıkan uygulamaları, Stanford Üniversitesi Hukuk Tasarımı Laboratuvarı (Stanford Hukuk Fakültesi & d.school) tarafından geliştirilmiştir[10]. Bunlar, "adalet inovasyonu" (justice innovation) ile tüketicilere adalet mekanizmalarına erişimin dijital yollarla basitleştirilmesi; "daha iyi bir hukuk interneti” (better legal internet) ile hukuki destek araştırmasının bireyler için daha sistematik ve kolaylaştırılmış bir süreç haline getirilmesi; "akıllı hukuki iletişim" (smart legal communication) ile hukuk metinlerinin görsel tasarım yöntemleriyle daha anlaşılır hale getirilmesi şeklinde özetlenebilir.
 
Sonuç
 
Özetlemek gerekirse, hukukta tasarım düşüncesi (legal design thinking), insan-odaklı bir yaklaşımı benimseyerek, hukuki süreçleri ve hizmetleri daha anlaşılabilir, erişilebilir (access to justice) ve tatmin edici hale getirmeyi amaçlamaktadır. Hukukta bu yöntem, yalnızca daha anlaşılır ve erişilebilir hukuki dokümanların tasarımını değil, aynı zamanda hukuki süreçlerin ve hizmetlerin daha etkili ve etkin şekilde yerine getirilmesini teşvik eder. Dijital transformasyon, hukuk pratiğini önemli ölçüde etkilemeye başlamış olup, tasarım düşüncesinin sunduğu yaratıcılık, inovasyon ve kullanıcı merkezli yaklaşımların bu alana dahil edilmesi gerekmektedir. Bu iki disiplinin kesiştiği noktada, hukukun geleceğini şekillendirebilecek inovatif çözümlerin ortaya çıkmasına olanak tanımaktadır. Bireylerin yasal haklarını aramaları sürecinde daha empatik ve insan-odaklı çözümler geliştirmek için tasarım düşüncesi prensiplerini benimsenmesi, daha adil ve erişilebilir yasal sistemlerin oluşturulmasını teşvik eder. Örnek olarak, sözleşmelerin tasarımı ele alındığında, metin tabanlı, uzun ve karmaşık hukuki dil yerine, görsel öğeler, sade dil ve kullanıcı dostu formatlar kullanılarak daha anlaşılır ve erişilebilir sözleşmelerin oluşturulması tasarım düşüncesi ile mümkün hale gelmiştir[11]. Sonuç olarak, hukukta tasarım düşüncesi, hukukun daha erişilebilir, anlaşılır ve etkili olmasını sağlamak için kullanılabilecek güçlü bir araçtır. Önümüzdeki yıllarda tasarım düşüncesinin bireylerin hukuki süreçlerden ve hizmetlerden en iyi şekilde yararlanmalarında önemli bir rol oynayacağında herhangi bir şüphe yoktur.
 
Dipnotlar
 
[1] Hagan Margaret, “Law by Design”, Bkz. https://lawbydesign.co/legal-design/
[Erişim Tarihi: 19.11.2023]
 
[2] Tim Brown, “Design Thinking, Harvard Business Review”, Bkz. https://readings.design/PDF/Tim%20Brown,%20Design%20Thinking.pdf
[Erişim Tarihi: 19.11.2023]
 
[3] Daniela Freudenthaler-Mayrhofer, Teresa Sposato, “Corporate Design Thinking: Wie Unternehmen ihre Innovationen erfolgreich gestalten”, Bkz. https://link.springer.com/book/10.1007/978-3-658-12980-4 [Erişim Tarihi: 19.11.2023]
 
[4] Edmund Christian Salzmann, “Design Thinking und Innovationskultur in der Industrie: Eine empirische Untersuchung”, Bkz. https://tuprints.ulb.tu-darmstadt.de/14108/9/Dissertation%20Salzmann%20Design%20Thinking%20ƒ.pdf
[Erişim Tarihi: 19.11.2023]
 
[5] Hasso-Plattner-Institute, “Was ist Design Thinking?”, Bkz. https://hpi-academy.de/design-thinking/was-ist-design-thinking/ [Erişim Tarihi: 19.11.2023]
 
[6] Astrid Kohlmeier, “Legal Design: Nicht nur eine juristisch korrekte Lösung”, Bkz. https://www.karrierefuehrer.de/recht/legal-design-nicht-nur-eine-juristisch-korrekte-loesung.html [Erişim Tarihi: 19.11.2023]
 
[7] Dr. Hanns Martin Lücke, “Rethinking: Law. Legal Design Thinking – Ein Reisebericht oder warum Juristen das „Design Thinking“ weniger fremd ist, als es auf den ersten Blick scheint.”, Bkz. https://www.fachmedien.de/WebRoot/Store/Shops/Fachmedien/5E55/28BC/AF1B/68A1/4FBE/AC1E/1F02/C6FD/Inhaltsverzeichnis_Rethinking_Law_Ausgabe_01-2020.pdf        
[Erişim Tarihi: 19.11.2023]
 
[8] Astrid Kohlmeier, “Legal Design - Die perfekte Kombination aus Recht und Design”, Bkz. https://lrz.legal/images/pdf/Legal_Design.pdf [Erişim Tarihi: 19.11.2023]
 
[9] Marion Ehmann, “Was Sie über Legal Design wissen sollten und warum es das neue Schwarz ist”, Bkz. https://www.soldan.de/insights/was-sie-ueber-legal-design-wissen-sollten-und-warum-es-das-neue-schwarz-ist/ [Erişim Tarihi: 19.11.2023]
 
[10] Stanford Legal Design Lab (Stanford Law School & d.school), Bkz. https://law.stanford.edu/organizations/pages/legal-design-lab/#slsnav-our-mission
[Erişim Tarihi: 19.11.2023]
 
[11] Marion Ehmann, “Legal Design (Teil 1) Einige gelungene Beispiele
und Lehren aus der Praxis.”, Bkz. https://lrz.legal/images/pdf/Legal_Design_Teil_1.pdf
[Erişim Tarihi: 19.11.2023] 

Paylaş