-->

Fransız Hukukunda Ortaklık Çıkarı ile Toplumsal ve Çevresel Çıkarların Kesişimi Üzerine Kısa Bir İnceleme

Ar. Gör. Onur Görmez

 

Giriş

Ortaklık çıkarı kavramının Türk ortaklıklar hukuku öğretisinde son yıllarda giderek ilgi çeken bir konuya dönüştüğü gözlenmektedir (örnek kabilinden bkz.: Mehmet Helvacı, Emin Çamurcu, İsmail Türkyılmaz, “Özellikle Anonim Şirketler Açısından Şirket Menfaati Kavramı”, Prof. Dr. Hamdi Yasaman’a Armağan, İstanbul, 2017, s.309-330; Mehmet Helvacı, Rifat Cankat, “Karşılaştırmalı Hukukta Şirket Menfaati Kavramı”, Prof. Dr. Sabih Arkan’a Armağan, İstanbul, 2019, s. 521-552; Muhammed Sulu, Anonim Ortaklıklarda Şirket Menfaati Kavramı, İstanbul, 2019). Ortaklık çıkarı kavramıyla bağlantılı kabul edilebilecek bir başka güncel konu da kurumsal sosyal sorumluluktur (corporate social responsability) (bu konuda oldukça güncel ve kapsamlı iki çalışma için bkz.: Deniz Okuyucu, Anonim Şirketin Sosyal Sorumluluğu, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul, 2022; Işık Özer, Anonim Şirketlerde Kurumsal Sosyal Sorumluluk, Adalet Yayınevi, 2022.).

Bahsi geçen hususlar Fransız hukukunda da güncel tartışmalara ve Fransız yasa koyucusunun çeşitli düzenlemelerine konu olmuştur. Aşağıda bunlardan önemli gördüğümüz bazılarına kısaca değinilecektir.

I. Ortaklık Çıkarının Genişlemesi

Fransız Medeni Yasası (FMY) m.1833, ortaklığın konusunun yasal (objet licite) olması ve ortaklarının ortak çıkarı dahilinde kurulması (dans l'intérêt commun des associés) gerektiğini öngören tek fıkradan oluşan bir hüküm iken, PACTE Yasası olarak anılan yasa[1] ile 2019 yılında ikinci fıkra şeklinde

“Ortaklık, faaliyetine ilişkin toplumsal ve çevresel olguları (les enjeux sociaux et environnementaux de son activité) değerlendirmeye alarak ortaklık çıkarı dahilinde yönetilir”

hükmü maddeye eklenmiştir[2].

Böylelikle Fransız ortaklıklar hukukunda, bir ortaklıktaki ortaklar dışındaki çıkar sahiplerinden en geniş kapsamlıları diyebileceğimiz toplum ve çevre açıkça vurgulanarak bunların çıkarlarının dikkate alınması gerekliliği açık hükme kavuşturulmuştur.

Öte yandan, FMY m.1833/f.2’de, zikredilen diğer çıkar sahiplerinin çıkarlarının ortaklık çıkarına ya da ortakların çıkarına üstün tutulmadığı gözden kaçırılmamalıdır. Hüküm uyarınca ortaklığın, ortaklık çıkarına göre yönetileceği tartışmaya yol açmayacak şekilde kuvvetli olarak vurgulanmıştır. Bunun yanında, bu esnada toplumsal ve çevresel etkenlerin de dikkate alınması gerektiği ortaya konmuştur.

Dikkat edilecek olursa, Fransız yasa koyucusu “ortaklık, çevresel ve toplumsal olgulara göre yönetilir” gibi bu çıkarları doğrudan önceleyen bir lafzı tercih etmemiş; ortaklık çıkarı için hareket edilirken ilgili çıkarların değerlendirmeye alınması gerekliliğiyle yetinmiştir. Bununla birlikte Fransız ortaklıklar hukuku yönünden ortaklık çıkarının[3] çerçevesinin açık bir yasal dayanakla genişletildiği söylenmelidir (bkz.: Bruno Dondero, Droit Des Sociétés, 7.Bası, Paris, Dalloz, 2021, s. 21). Belki de daha önemlisi, toplumsal ve çevresel olguların dikkate alınmaması dolayısıyla zarara uğradığını iddia eden ortak veya üçüncü kişilerin doğrudan ortaklığa, FMY m.1833/f.2’deki yasal yükümlülüğe aykırılık dolayısıyla dava yöneltebilmesi olasılığının hüküm önünü açar gözükmektedir; en azından bu olasılığı tartışılabilir kılmaktadır (bkz.: Alain Pietrancosta, “Codification in Company Law of General CSR Requirements: Pioneering Recent French Reforms and EU Perspectives”, ECGI Law Working Paper No.639/2022, s. 58-59).

II. Ortaklığa Varlık Nedeni Belirlenmesi ve Görev Sahibi Ortaklık

Fransız ortaklıklar hukuku, ortakların ihtiyarında olmakla birlikte, ortaklık çıkarı kapsamında ortak dışındaki çıkar sahiplerinin -toplumun ve çevrenin de- çıkarlarının daha güçlü şekilde dikkate alınmasına ya da öncelenmesine olanak sağlayabilecek ortaklık statüsü düzenlemelerinin yapılabilmesinin de önünü açmıştır.

PACTE Yasası ile Fransız ortaklıklar hukuku yönünden FMY m.1835’e eklenen üçüncü cümle bu niteliktedir ve oldukça önemlidir. İlgili cümle ile ortaklık sözleşmesinde ortaklık için bir varlık nedeni (raison d’être) öngörülebileceği hususu düzenlenmiştir. Hükme göre

“Ortaklığın benimseyeceği ve faaliyetini gerçekleştirirken yerine getirilmesi için araçların tahsis edilmesini sağlayacağı ilkelerden oluşan bir varlık nedeni (yazarın notu: ortaklık) statülerinde öngörülebilir”[4].

Böylelikle ortaklığa bir varlık nedeni belirlenmesi olanağı Fransız hukukunda getirilmiştir (ortaklık statülerinde varlık nedeninin düzenlendiği kimi örnekler için bkz.: Dondero, s. 22).

Ticaret ortaklıklarının “görev sahibi ortaklık” (veya görevi/misyonu olan ya da görevli/misyonlu ortaklık, la société à mission) olarak kurulmasına da PACTE Yasası ile Fransız Ticaret Yasası’na (FTY) eklenen m.L210-10’daki

“Bir ortaklık, aşağıdaki koşullar yerine getirildiğinde, konumunun görev sahibi ortaklık (société à mission) özelliğinde olduğunu kamuya açıklayabilir:

1° Medeni Kanunun 1835. maddesi anlamında bir varlık nedeni statüsünde belirtilir;

2° Statüleri, ortaklığın faaliyeti çerçevesinde izlemeyi kendisine görev edindiği bir veya daha fazla toplumsal ve çevresel hedefi belirtir;

3° Statüleri, 2°de belirtilen görevin icrasının izlenmesinin yöntemlerini belirtir. Bu yöntemler, münhasıran bu izlemeyi yerine getirmekle görevli ve ortaklığın hesaplarının (comptes, hukukumuz yönünden finansal tablolar olarak anlaşılabilir) onaylanmasından sorumlu kurula, L232-1 maddesinde belirtilen yönetim raporuna (rapport de gestion, hukukumuz yönünden faaliyet raporu olarak anlaşılabilir) ek olarak yıllık bir rapor sunacak olan işbu kitapta belirtilen ortaklık organlarından ayrı ve en az bir çalışanı içermesi gereken bir görev komitesi öngörür. Bu komite, görevin icrasının takibi için gerekli tüm belgeleri temin eder ve uygun gördüğü tüm denetimi yapar;

4° 2°'de belirtilen toplumsal ve çevresel hedeflerin icrası, Danıştay'da (le Conseil d’Etat) kararname ile tanımlanan yöntemlere ve ilan şekline uygun olarak bağımsız bir üçüncü kişi kuruluş tarafından denetime tabi tutulur. Bu denetim sonucunda 3°'te belirtilen rapora ekli bir görüş sunulur;

5° Danıştay kararnamesinde belirlenen koşullar uyarınca ortaklık, görev sahibi ortaklık özelliğini ticaret mahkemesi kâtibine beyan eder ve beyanı alan, ortaklığın statüsünün 1° ilâ 3°'te belirtilen şartlara uygun olması koşuluyla, ticaret ve ortaklıklar sicilinde durumu ilan eder.”

hükmü ile izin verilmiştir.

FMY m.1835 ve FTY m.L210-10 hükümleri göz önünde tutulduğunda, Fransız yasa koyucusu ortaklıkların salt kâr amacı gütmek dışında başkaca amaçlar üstlenebilmesini olanaklı kılmıştır[5] (Dondero, s. 21-22). Ticaret ortaklıkları yönünden ortakları dışındaki çıkar sahiplerinin çıkarlarının, örneğin çevresel ve toplumsal bir görev öngörülerek kamunun çıkarının, ortaklığın varlık nedeni haline getirilmesi suretiyle ortaklık çıkarı kapsamında doğrudan dikkate alınması söz konusu olabilecektir.

Fransız öğretisinde Dondero, kendisi bir yanıt sağlamaksızın, ortaklık sözleşmelerinde varlık nedenine yer vermeyen ortaklıkların daha kötü gözle mi değerlendirileceği sorusunu ortaya bırakmaktadır (bkz. Dondero, s. 22). Soru yerindedir ve hükümle getirilen varlık nedeni düzenleme olanağı yazarın işaret ettiği sonucu doğurmaya gerçekten açıktır. Rakip ortaklıkların faaliyetlerini ideal bir varlık nedeniyle donatması olasılığında, bunu tercih etmeyerek kâr amacını öncelemeye devam eden ortaklıkların özellikle toplumla ve yatırımcılarla ilişkilerinde olumsuz bir gözle değerlendirileceği söylenebilir. Bu yönüyle Fransız yasa koyucusu, emredici karakter atfetmediği bu düzenlemeler eliyle piyasanın ve toplumun dinamiklerinin ortaklıklar üzerinde toplumsal ve çevresel konuları dikkate almaya dair baskı yaratmasına ve bunun olumlu dönüştürücü sonuçlarına kapı aralamaktadır.

Öte yandan, şeytanın avukatlığını yapmak pahasına, ilgili hükümlerin zıt anlamından şu soruları sormak mümkündür: Mevzuatta açıkça ortaklığa bir varlık nedeni atfedilebileceği ve dahası ticaret ortaklıklarının görev sahibi ortaklık niteliği kazanılabileceği öngörülmüşken bu yaklaşım seçilmediğinde, FTY m. 1833 kapsamında toplumsal ve çevresel olgular dikkate alınmak koşuluyla, ortaklığın daha keskin bir şekilde kâr maksimizasyonu hedefini takip etmek zorunda olduğu söylenebilir mi? Bir başka ifadeyle, FMY m.1835 uyarınca varlık nedeni ayrıksılaştırılmamış ve/veya FTY m.L210-10 uyarınca société à mission niteliğini haiz olmayan bir ortaklıkta FMY m.1883/f.2’deki yükümlülük yerine getirildiği sürece ortakların çıkarının koşulsuz izlenmesi gereken amaç olduğu söylenebilecek midir? Böyle bir bakış açısı öğretide ve yargı kararlarında ağırlık kazanırsa, ilgili hükümler beklenmeyen ve tam tersi bir sonuçla ortakların önceliği (shareholder primacy) ilkesinin güçlenmesine neden olabilecektir.

Peki, bu yenilikçi (?) düzenlemelerin bir adım ilerisine giderek, ortaklığa ortakların çıkarları dışındaki çıkarları doğrudan gözetme yükümü getirilmesi ve böylece ortaklığın doğrudan gözetmekle yükümlendirildiği diğer çıkar sahiplerinin söz konusu çıkarlarının konumunu, ortakların ortaklıktaki çıkarı ile eşitleme yönünde bir yaklaşım Fransız hukukunda bulunmakta mıdır?

III. İhtiyat Yükümlülüğü

Yukarıdaki soruya bir yanıt verebilmek için çevresel, toplumsal ve yöneti(şi)msel (enviromental, social and governance, İngilizce literatürde ESG olarak kısaltılmaktadır) yükümlülükler (ESG raporlama yükümlülükleri hakkında bkz.: Okuyucu, s.101 v.d.) ile kurumsal sosyal sorumluluk kapsamında getirilen yükümlülüklerin incelenmesi yerinde olacaktır. Fransız hukukunda, Talimat Veren Teşebbüsler ve Hakim Ortaklıkların İhtiyat Yükümlülüğüne dair 27 Mart 2017 tarihli 2017-399 sayılı Yasa (Loi n° 2017-399 du 27 mars 2017 relative au devoir de vigilance des sociétés mères et des entreprises donneuses d'ordre)[6] ile FTY’ye eklenen L225-102-4 ve devamı maddeler ile[7], FTY m.L225-102-4/f.1 uyarınca

“birbirini takip eden iki mali yılın sonunda, kendi bünyesinde ve bulunan doğrudan veya dolaylı iştiraklerinde en az beş bin çalışanı veya kendi bünyesinde ve merkezi Fransa’da veya yurtdışında olan doğrudan veya dolaylı iştiraklerinde en az on bin çalışanı olan ortaklıklara”

özel bir yükümlülük yüklenmiştir.

Hükmün uygulama alanındaki ortaklıkların; ortaklığın, bağlı ortaklıklarının, tedarikçilerinin ve taşeronlarının dünya genelindeki faaliyetlerinin

i. insan hakları ve temel özgürlükler,
ii. insan sağlığı ve güvenliği,
iii. çevre konularındaki

ciddi olumsuz etkilerini önlemek üzere proaktif bir plan uygulamaya koyması zorunlu hale getirilmiştir (bu yönde bkz.: Pietrancosta, s. 6). Öyle ki, faaliyetin gösterildiği ülkede ilgili olumsuz etkiye/zarara yasal olarak izin veriliyor olması da bu yükümlülüğü ortadan kaldırmayacaktır (Pietrancosta, s. 17).

İlgili hükümlerde öngörülen yükümlülüğün, öğretide özen yükümlülüğü niteliğinde olduğu ifade edilmektedir (bkz.: Başak Baysal, “Haksız Fiil Hukukunun İklim Zararlarının Tazminindeki Gücü Üzerine Bir Deneme”, Kadir Has Üniversitesi Hukuk Bülteni). Gerçekten de değişikliği yapan yasanın adında da bulunduğu üzere Fransızca’da devoir de vigilance terimi, devoir de diligence ile birlikte özen yükümlülüğünü ifade etmek için kullanılabilmektedir (özen yükümlülüğünü ifade etmek üzere devoir de diligence teriminin kullanıldığı bir örnek için bkz.: Dondero, s.210). Bununla birlikte, öğretide, ilgili düzenlemelerde, Fransız hukuku yönünden zarar vermeme yükümü olarak anlaşılabilecek klasik bir özen yükümlülüğünün ötesinde proaktif ve kanıtlanabilir adımlar atılmasını gerektiren prosedürel bir yükümlülük getirildiği; ortaklığın zararı önleyememesi sonucunda zarar vermeme yükümlülüğüne aykırılığın doğması halinden ibaret olmayan, bunun ötesinde bir yükümlülüğe aykırılık hali bulunduğu ifade edilmektedir (Pietrancosta, s. 28. Hakim ortaklığın “özen yükümlülüğünü ne şekilde yaşama geçireceğine ilişkin bir plan yapmaması (plan de vigilance) ya da yaptığı plana uygun davranmaması sonucunda haksız fiil sorumluluğunun doğacağı”nın kabul edildiği, “(b)ununla birlikte zarar ve nedensellik bağı başta olmak üzere haksız fiil sorumluluğunun unsurları ile ilgili tartışmalar(ın) devam etmekte” olduğu; “(m)ağdurun, şirketin bu planı yapmaması ile ortaya çıkan zarar arasındaki nedensellik bağını ispatlaması(nın) oldukça zor ol(duğu)” yönünde bkz.: Baysal).  Kanaatimizce, FTY m.L225-102-4 vd. hükümleri ile getirilen yükümlülük, özen yükümlülüğünün bir görünümü olarak kabul edilse dahi, söz konusu yükümlülüğün hem anlamını hem özen yükümlülüğü karşısındaki görece özel konumunu ifade etmek üzere dilimizde ayrıksı bir terim olarak ihtiyat yükümlülüğü[8] ifadesinin kullanılması düşünülebilir (Pietrancosta da çalışmasında bu yükümlülüğü İngilizce’ye doğrudan duty of vigilance diye çevirmeyi uygun görmüş; özen yükümlülüğünü karşılamak içinse duty of care terimini kullanmıştır. Bununla birlikte bu kavramların, bu sefer, İngilizce’den Fransızca’ya çevrilmesinde yaşanan zorluklara bir örnek olarak bkz.: Pietrancosta, s. 57).

İhtiyat yükümlülüğüne aykırılık halinde yargıcın on milyon avro tutarını aşmayacak bir medeni hukuk cezasına hükmedebileceği yönünde Fransız yasa koyucusunun yükümlülüğün ağırlığını bir adım öteye taşıyan düzenlemesi, Fransız Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olsa (Fransız Anayasa Mahkemesi’nin, 23 Mart 2017 tarihli, 2017-750 DC sayılı kararı) da ortaklığın, kendisinin, bağlı ortaklıklarının ve özellikle tedarikçileri ve taşeronlarının dünya genelindeki faaliyetleri kapsamında bir yükümlülüğe tabii tutulması oldukça önemli, geniş ve yenilikçi bir hukuk politikası seçimidir. Söz konusu seçimin, birçok tartışmayı ve riski beraberinde getireceği kuşkusuzdur.

Öte yandan, bu  tarz çevresel ve toplumsal amaçları önceleyen yaklaşımların ortaklıkları ve ortaklıklar hukukunu politikleştirdiği, kamusal ve özel hedeflerin karışmasına yol açtığı; ortaklıkların, insan hakları veya çevrenin korunması konusunda devletlerin taahhütleriyle ilişkilendirilmesinin ve bunların sonuçlarına tabi kılınmasının, devletlere yüklenmiş kamusal yükümlülüklerin özel tüzel kişilere aktarılması niteliğinde olabileceği (eleştirisi) öğretide ifade edilmektedir (Pietrancosta, s. 13). Bununla birlikte, kamusal ve özel hedeflerin karışması ile kamusal yükümlülüklerin özel hukuk öznelerine aktarılması sonucunun, özel hukuk alanında kamu hukukuna yaslanma konusunda oldukça köklü bir geleneğe sahip olan[9] Fransız hukukunda gerçekleşmesinin şaşırtıcı olmadığını ve Fransız yasa koyucusunun bu tercihinin oldukça bilinçli bir tercihin sonucu gibi gözüktüğünü belirtmeliyiz.

Sonuç

Toparlamak gerekirse, Fransız yasa koyucusu, ortaklık çıkarı kavramını toplumu ve çevreyi kapsayacak şekilde doğrudan genişleten düzenlemeler getirmiştir. Bunun devamında, genellikle Anglo-Amerikan ekolünde görmeye alışık olduğumuz emredici olmayan ancak piyasa (ve bu arada toplum) baskısı ile ortaklıkları belli davranışlara yönlendirmeyi hedefleyen hükümlere de yer vermiş; böylelikle ortaklıkların kendi (daha doğrusu ortaklarının) istekleriyle toplumsal ve çevresel çıkarları kapsayıcı bir şekilde dikkate almalarına olanak tanımıştır. Son olaraksa, büyüklükleri dolayısıyla sahip oldukları etkiyi önemli gördüğü ortaklıklara doğrudan ihtiyat yükümlülüğü yükleyerek gerekirse emredici şekilde konuya müdahil olacağını göstermiştir. 

Bu üç ayaklı yaklaşım değerlendirildiğinde, Fransız yasa koyucusunun hukuk politikası seçiminin ortaklığı, salt ortaklarının çıkarına hareket eden ve amacı kâr etmekten ibaret bir yapı niteliğinde görmekten oldukça uzaklaştığı, ortaklıkların toplumsal ve çevresel etkilerini daha etkin şekilde denetleyip gözetlemelerini gerektiren bir duruşa evrildiği söylenebilir. Bunu yaparken de Fransız burjuvazisinin devrimci ruhuyla, Fransa’nın köklü ve kurumsal burjuvazisine içlenik kâr hırsı arasında hassas bir denge bulmaya çalıştığı, ülke olarak öncü rolünü üstlenmeye çalışırken iş dünyasını ürkütmemeye uğraştığı gözlenmektedir.

Dipnotlar

[1] Değişiklik,“işletmelerin büyümesi ve dönüşmesine dair 22 Mayıs 2019 tarih ve 2019-486 sayılı yasa” ile gerçekleşmiştir (“Loi n° 2019-486 du 22 mai 2019 relative à la croissance et la transformation des entreprises”). Yasa, PACTE Yasası olarak anılmaktadır. İlgili kısaltma le plan d'action pour la croissance et la transformation des entreprises (işletmelerin büyümesi ve dönüşmesi için aksiyon planı) ifadesinin kısaltmasıdır.

[2] FMK m.1833: “Toute société doit avoir un objet licite et être constituée dans l'intérêt commun des associés.

La société est gérée dans son intérêt social, en prenant en considération les enjeux sociaux et environnementaux de son activité.

Hükmün ikinci fıkrasındaki “enjeux” sözcüğünün çevrilmesinde karşılaştığım zorluğu çok değerli yönlendirmeleriyle aşmamı sağlayan Prof. Dr. Başak Baysal’a teşekkürlerimi sunarım.

[3] PACTE Yasası’nın ortaklık çıkarı (intérêt social) kavramına etkisi bakımından oldukça ayrıntılı bir değerlendirme için bkz.: Eric Chevrier, Erwan Royer (ed.), L'Intérêt Social dans la Loi PACTE, Paris, Dalloz, 2019, s. 133 v.d..

[4] FMK m.1835 c.3: “Les statuts peuvent préciser une raison d'être, constituée des principes dont la société se dote et pour le respect desquels elle entend affecter des moyens dans la réalisation de son activité”.

[5] Fransız hukukunun bu tip düzenlemeler yönünden biricik bir konumda olduğu yanılgısına kapılmamak gerekir. Örneğin, 2006 tarihli Birleşik Krallık Ortaklıklar Yasası m.172/f.1’de ortaklık yönetiminin ortaklığı, ortaklarının çıkarına göre yöneteceği vurgulanmakla birlikte, bunu yaparken işçilerin, müşterilerin, tedarikçilerin, toplumun ve çevrenin çıkarlarının da dikkate alınması gerekliliği ifade edilmiştir. Görüleceği üzere, öncelik ortakların çıkarına verilmekle birlikte bunun yanında diğer çıkar sahiplerinin çıkarlarının da yönetimce göz önünde tutulması gereği öngörülmüştür. Hükmün ikinci fıkrasında ise ortaklarının çıkarı dışında amaçlara sahip ortaklıklarda yönetimin, ortaklığın başarısını bu amaçlar doğrusunda sağlamakla yükümlü olduğundan bahisle ortaklıkların başkaca amaçlar güdebileceği de açıkça zikredilmiştir. Bu konuda bkz.: Paul L. Davies, Sarah Worthington, Christopher Hare, Gower Principles of Modern Company Law, 11.Bası, Londra, Thomson Reuters, 2021, N. 10-026 vd.. Birleşik Krallık hukukunda kâr amacı gütmeyen ortaklık türlerine dair bilgi için de ayrıca bkz.: Davies/Worthington/Hare, N.1-006.

[6] Söz konusu yasaya dair oldukça yeni ve yasanın Alman hukukuyla Avrupa hukukuna etkileri konusunda ayrıntılı bir değerlendirme içeren Almanca bir eser için bkz.: Laura Nasse, Loi de vigilance: Das französische Lieferkettengesetz, Mohr Siebeck, Eylül 2022, s.1 vd..

[7] İlgili hükümlerin İngilizce bir çevirisi için bkz.: Pietrancosta, s. 67-68. 

[8] Kavramın Türkçe’ye çevrilmesinde getirdiği bu öneri için Ar. Gör. Ahmet Abut’a teşekkür ederim.

[9] Söz gelimi, ortaklıklar hukukunda çoğunluğun, eşitliğin ve azınlığın kötüye kullanılması kavramının idare hukukunun yetki sapması (détournement de pouvoir) kavramı ile açıklandığı görülmektedir. Bkz.: Anne-Laure Champetier de Ribes-Justeau, Les Abus de Majorité, de Minorité et d'Egalité : Etude Comparative des Droits Français et Américain des Sociétés, Paris, Dalloz, 2010, s.18-19. Benzer şekilde Fransız hukukunda ölçülülüğün, yetki sapması kavramının özel hukuka yansıması sonucu, ekonomik ve sosyal bir hakkın kötüye kullanılmasından hareketle ortaya çıktığı yönünde Fransız öğretisinde ileri sürülen görüş ve daha genelinde dürüstlük kuralı ile ölçülülük ilkesinin Türk ve Fransız hukukundaki ilişkisi için oldukça kapsamlı bir inceleme için bkz.: Deniz Ugan Çatalkaya, İş Hukukunda Ölçülülük İlkesi, İstanbul, Beta Yayıncılık, 2019, s.111 vd., özellikle s.112.

Paylaş