Binalarda Enerji Verimliliğine İlişkin Düzenlemelere İklim Değişikliği Açısından Karşılaştırmalı Bir Bakış

 
 
İş gücünün tarımdan sanayiye doğru geçişi, insanların sosyo-ekonomik beklentilerini ve yaşayışlarını değiştirmiştir. Bu değişim, hem kent sayılarını hem de kentlerde yaşayan insan sayısını arttırmıştır.[1] Ancak kentlerin yerleşime uygun alanları ve bina sayıları nüfus artışına yetişmekte zorlanmakta ve bu da plansız kentleşmeyle beraber çevreye duyarsız yapılaşmayı ortaya çıkarmaktadır. Yerleşim alanı ve nüfus arasındaki dengesizlikten kaynaklanan plansız kentleşme ise sera gazı salınımı üzerinde olumsuz etki oluşturarak, kentsel ısı ada etkisi meydana getirmektedir.[2] Kentsel ısı adası etkisi ise hava kirliliğine, su kıtlığına ve enerji tüketiminin kontrolden çıkmasına neden olarak ekosistemin dengesinin bozulmasına katkı sağlamakta ve iklim değişikliğinden doğan zararların daha yoğun hissedilmesine sebep olmaktadır.[3] Zira araştırmalar, sera gazı salınımına en çok etkisi bulunan gazlardan biri olarak kabul edilen karbondioksit salınımının %40’ının binalardan kaynaklandığını ve emisyonların doğası gereği, salınım oranının düşürülmesi en zor olan gazların da yine binalardan kaynaklananlar olduğunu göstermektedir.[4] Bu halde, çevreye duyarsız yapılaşmanın önüne geçilebilmesi, kent planlaması yapılırken ekosistemin dengesinin korunmaya çalışılmasıyla mümkün olabilir. Kentleşmenin bütünleşik tasarlanması ve sürdürülebilir bina sayısının artması bina sektöründeki enerji tüketimini azaltarak, ekosistemin dengesinin sağlanmasında ve iklim tahribatının sonuçlarını azaltmada etkin rol oynayabilirler.[5]
 
İklim değişikliğinin ortaya çıkardığı olumsuz etkiler küresel boyutta olduğundan, norm belirleyici olarak kabul edilen Avrupa Birliği’nin de gündemini meşgul edenin, kaynak verimli bir dönüşümü planlayan Avrupa Yeşil Mutabakatı[6] olarak kabul edilebilir. Mutabakatla amaçlanan Avrupa’nın 2050 yılına kadar sera gazı emisyonlarının net olarak sıfırlandığı, dünyanın ilk iklim-nötr kıtası haline getirilmesidir.[7] Bu hedef doğrultusunda günümüze kadar geçen sürede enerji sistemlerinin karbonsuzlaştırılması, sürdürülebilir ve akıllı ulaşım ağları, sürdürülebilir tarım ve gıda tedariği gibi konularda sektörel bazlı stratejiler geliştirilmiştir ve bu stratejilerden biri olarak Binaların Enerji Performansı Direktifi[8] yürürlüğe konulmuştur.[9] Direktif, enerji tüketiminde ,7 oranında azaltımın yanında Avrupa Birliği, binalardan kaynaklanan enerji kullanımının ve emisyonların azaltılarak 2040 yılına kadar bina ısıtma sistemlerinde fosil yakıtların kullanımının durdurulmasını amaçlamaktadır. 
 
Direktif’le birlikte hem mevcut binaların hem de yeni binaların karbon salınımına olan etkisini minimize etmek planlanmıştır. Mevcut binaların maliyet optimizasyonunun sağlanarak, binaların sıfır enerjili ve çok yüksek enerji performansına sahip binalar haline getirilmesi hedeflenmiştir. Bu tip binalar Direktif’te “yaklaşık sıfır enerji performasına sahip bina” olarak adlandırılmıştır. Yaklaşık sıfır enerji performansına sahip binaların tasarımına ilişkin belirlenen temel ilkeler ise ısı yalıtımı, termal ve güneş radyasyonu geçirgenliği olan pencereler, ısı geri kazanımlı mekanik havalandırma sistemi ve ısı kayıplarını minimize eden bina kabuğu tasarlamak olarak belirlenmiştir. Bu ilkelere uyulması durumunda binalardan kaynaklanan karbon salınımının 2050 yılına gelindiğine net sıfır olacağı öngörülmektedir.[10]
 
Direktif’in en önemli düzenlemelerinden bir diğeri ise “enerji verimliliği öncelikli ilkesinin” (energy efficiency first principle) hukuki bir dayanak olarak düzenlenmiş olmasıdır. Bu ilke uyarınca, Avrupa Birliği ülkelerinin enerji verimliliğini politika olarak ele alması, planlamalarını ve yatırımlarını bu politikayı temel alarak yapması yasal yükümlülük haline gelmiştir.[11] Direktif’teki bir başka yenilik de enerji yoksulluğu tanımının verilmiş olmasıdır. Avrupa Birliği ülkelerinde, kırılgan müşteriler, düşük gelirli haneler ve sosyal konutlarda yaşayan bireyler için enerji verimliliği iyileştirmeleri önceliklendirilmiş ve enerji tasarrufunun bu grup üzerinden sağlanması amaçlanmıştır.[12] Direktif ile aynı zamanda kamu sektörünü itici güç olarak belirlemiş ve sektörün tamamına yıllık enerji tüketiminde %1,9 oranında azaltım hedefi getirilmiştir. Ayrıca kamu kurumlarına ait binaların, yüzölçümüne göre, %3’ünün her sene yenilenerek hem yerel hem de bölgesel kamu kurumlarının azaltım hedefine katkıda bulunmasını sağlamak amaçlanmıştır.[13] Kamu kurumlarının rolü bununla sınırlı kalmayarak, kamu sektöründeki projelerin uygulanma aşamalarında Enerji Performansı Sözleşmelerinin önceliklendirilmesi ve kamu kurumlarının, özellikle binaların ve hizmetlerin satın alınmasıyla ilgili kararlarında enerji verimliliği gerekliliklerinin dikkate alınarak iyileştirmeler yapması gerektiği belirtilmiştir.[14]
 
Günümüzde ilgili Direktif’e uygun düzenlemeler yaparak iklim kriziyle mücadelede, hedefe yaklaşma konusunda ışık tutabilecek sonuçlar alan ülkelerden biri Fransa’dır.[15] 2023 yılı itibariyle Fransa, sera gazı emisyon oranlarını %5,8 oranında düşürmüş ve 2050 yılı için öngörülen karbon nötr hedefine yaklaşmıştır.[16] Sera gazı emisyon oranlarının en fazla düştüğü sektör ise inşaat sektörü olarak belirlenmiştir. Zira Fransa, İklim ve Dayanıklılık Yasası ve Eko Enerji Üçüncül Kararnamesi başta olmak üzere yeni düzenlemelerle, inşaat sektörünün dönüşüme uğramasını sağlamıştır.[17] Bu düzenlemeleri, Bina Otomasyon ve Kontrol Sistemi olarak adlandırılan, binaların teknik tesisatlarının kontrolün yapılmasını sağlayan ve bina sakinlerinin konforunu ve sağlığını enerji tüketimini en az seviyede tutarak sağlamayı amaçlayan sistemin uygulamaya sokulması takip etmiştir.[18] Sistemin uygulanmasına ilişkin çıkarılan Konut Dışı Binaların Otomasyon ve Kontrol Sistemi ile Otomatik Isı Düzenlemesine İlişkin Karar ve Üçüncül Binalar İçin Otomasyon ve Kontrol Sistemlerine İlişkin Karar, sürdürülebilir kalkınma planının bir parçası olarak uygulanmaktadır.
 
Fransa’nın sürdürülebilir kentleşmeye ilişkin düzenlemelerinden biri olan İklim ve Dayanıklılık Yasası, şehir planlamasında ve kamu hizmetlerinde ekolojik temelli yaklaşımları hedefleyen bir düzenlemedir. Yasa, binaların ticari, endüstriyel veya zanaat amaçlı kullanılıyor olup olmaması fark etmeksizin, binaların ve/veya bina bölümlerinin inşasında uygulanmaktadır. Bu düzenleme kapsamına giren bina ve/veya bölümlerinin yeşillendirilmesi ya da yenilenebilir enerji kullanımına geçiş yapması gerekir.[19] Bu geçişin ise İklim ve Dayanıklılık Yasasının binalara ilişkin düzenlemelerinin uygulanmasında yol gösterici olarak çıkarılan RE2020 ya da RT2012 düzenlemelerine uygun yapılması öngörülmektedir.[20] RE2020’nin uygulama alanı yeni binaların iklim etkisinin azaltılması, enerji performansının artırılması ve tüketimin azaltılması, muhtemel iklim koşullarına uyarlanmış konutların inşası, konutlardaki iç hava kalitesinin sağlanması ve yeniden kullanım soncu ortaya çıkan ürünlerin tanıtımının yapılması olarak sıralanabilir.[21] RT2012 ise bina tasarımı, enerji performansı, konfor ve enerji tüketimi gibi alanları düzenleyerek sıfır enerji kaybı olan binalar yaratmayı hedeflemektedir.
 
Eko Enerji Üçüncül Kararnamesi incelendiğinde hizmet veren sektörlerin tüm aktörlerinin (ofis, kamu binaları, mağaza, otel, restoran vb.)  enerji tüketimine yönelik önlem alması gerekmektedir. Bu kararname uyarınca, iklim değişikliğinden doğan zararlarla mücadele edebilmek için üçüncül kullanıma yönelik binaların enerji tüketiminde kademeli olarak azalmaya gidilmesi gerekmektedir.[22] Kararname, 2030’da en az %40, 2040’ta ise %50 oranında enerji azaltımı sağlamayı hedeflemektedir.[23] Bunun için de üçüncül sektöre ait bütün binaların hem malikler hem de kiracılar açısından her yıl enerji tüketimini beyan etmesi zorunlu hale gelmiştir. Bu düzenlemelerin bir sonucu olarak sera gazı emisyonlarında önemli bir orana sahip olan üçüncül sektör niteliğindeki ulaşım alanında, oldukça büyük bir oranda düşme yaşanmıştır. Aynı şekilde havayolu ve demiryolu için kullanılan binaların enerji tüketim oranlarında da büyük bir sera gazı azaltımı ortaya çıkarmıştır.[24] Bu sonuçlar değerlendirildiğinde, Fransa’nın dekarbonizasyon hedefine ulaşma yolunda katettiği yolun, diğer ülkeler için de yol gösterici nitelikte olduğu düşünülebilir.
 
İklim krizi ile mücadelede önemli bir hedef olan binalarda enerji verimliliğinin sağlanması Türkiye için de oldukça önemlidir. Avrupa Birliği’ne aday ülke konumu ve iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkelerden biri olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde Türkiye’de de bu konuya ilişkin düzenleme ihtiyacının titizlikle ele alınması gerekir. Buna paralel olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı 2024 yılında “2024-2030 İklim Değişikliği Azaltım ve Uyum Strateji ve Eylem Planları”[25] yayınlamıştır. Bu planlara kapsamında 2053 yılında net sıfır emisyon hedefine ulaşmak için Yeşil Mutabakat Eylem Planı ve Enerji Verimliliği Eylem Planı yapıldığı görülmektedir.
 
Yeşil Mutabakat Eylem Planı, sınırda karbon düzenlemeleri, yeşil ve döngüsel bir ekonomi, yeşil finansman, temiz, ekonomik ve güvenli enerji arzı, sürdürülebilir tarım, sürdürülebilir akıllı ulaşım, iklim değişikliği ile mücadele, diplomasi, bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetleri olarak dokuz madde şeklinde sıralanmıştır.[26] Kentleşme ve/veya kentleşmede enerji tüketimiyle ilgili hedeflerin Direktif’te öngörülen hedeflerle uyumlu olduğu ancak bazı eksiklikler barındığı belirtilebilir. Bu bağlamda sürdürülebilir kentsel hareketlilik çerçevesinde kentsel ulaşım projelerinin fonlanması, arıtılmış kentsel atık suyunun yeniden kullanılması için farklı alternatifler sunulması, sürdürülebilir kentsel ulaşımın projelerle desteklenmesi gibi hedefler de yine Direktif’e uygun olmakla beraber somutlaştırılarak ve bu hedeflere uygun çözümler getirilebilir.
 
Enerji Verimliliği Eylem Planı[27] incelendiğinde ise 2012-2020 yılları arasında enerji tüketiminin ve enerji talebinin de arttığı ortaya çıkmaktadır. Plan’da bina stoğunun 2022 yılı itibariyle 9.6 milyona ulaştığı ve Eylem Planı’nda, Direktif’e uygun olarak, binalarda enerji dönüşümünün sağlanabilmesinin yerleşim planlarının hazırlanmasıyla birlikte binaların tasarımının, ısıtma, soğutma ve iklimlendirme sistemlerinin enerji verimliliği odaklı geliştirilmesi gerektiği ifade edilmektedir. Bu değişim tıpkı Direktif’te olduğu gibi yalnızca özel binalar için değil aynı zamanda kamu binaları için de planlanmaktadır. Bu plan doğrultusunda Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliğinin[28] 4/tt maddesine Direktif’teki yaklaşık sıfır enerji performansına sahip bina kavramına paralel olarak “Neredeyse Sıfır Enerjili Bina” tanımı eklenerek bu tip binaların, yüksek enerji performansına ve aynı zamanda belli oranda yenilenebilir enerji kullanımına sahip olan binayı ifade ettikleri belirtilmiştir.
 
Yönetmeliğin Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Kullanımı ve nSEB başlıklı onuncu bölümünde, hangi binaların nSEB olarak kabul edilebileceğine ilişkin iki maddeden oluşan düzenleme yer almaktadır. Bu düzenlemeye göre; binaların, enerji performans sınıfına bağlı olarak, belirli bir oranda yenilenebilir enerji kullanımına sahip olması zorunlu hale getirilmiştir. Ayrıca toplam yapı inşaat alanı belirli metrekare ve üzeri olan binaların nSEB olarak inşa edilmesi zorunlu tutulmuştur. Ancak Direktif’le kıyaslandığında bu kriterlerin Drektif’te daha belirgin ve detaylı yer aldığı görülmektedir. Zira Direktif, 2021 yılı itibariyle inşa edilecek tüm yeni binaların yaklaşık sıfır enerjili bina olmasını zorunlu kılmakta ve sıfır enerji seviyesine ulaşmada enerji verimliliği ve optimum maliyet arasında denge kurmaya çalışmaktadır.[29]
 
Türkiye’nin enerji verimli binalarına ilişkin mevzuatında önemli gelişmelerden biri olarak görülen Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği’nde Direktif’te uygun olarak, bina kabuğunun performansının arttırılmasına ilişkin, ısı geri kazanım sistemine, ısı depolama ve kentlerin iklimsel koşullarına göre değerlendirilmiş çevre duyarlı yapıların yaygınlaşmasına ilişkin düzenlemeler getirilebilir.[30] Yönetmelik md. 8/ğ uyarınca, enerji yönetiminin sağlanabilmesi için enerji kompozisyonunun değiştirilmesi ve alternatif yakıt kullanımı ile ilgili imkanların araştırılmasına, çevrenin korunmasına, çevreye zararlı salınımların azaltılmasına ve sınır değerlerin aşılmamasına yönelik önlemlerin hazırlanması ve uygulanması gerekli kılınmaktadır. Direktif’le kıyaslandığında bu kriterlere tüm yeni binaların yaklaşık sıfır enerji bina olması zorunluluğu getirilerek, sıfır enerji seviyesine ulaşmada enerji verimliliği ve optimum maliyet arasında denge kurulmaya çalışılabilir. Ayrıca Türkiye’nin enerji verimli binalarına ilişkin mevzuatın temeli olarak görülen Yönetmelik’te Direktif’teki gibi bina kabuğunun performansının arttırılmasına ilişkin, ısı geri kazanım sistemine, ısı depolama ve kentlerin iklimsel koşullarına göre değerlendirilmiş çevre duyarlı yapıların yaygınlaşmasına ilişkin düzenlemelerin eklenmesi, Yönetmeliğin amacına ulaşmasına katkı sağlayacaktır.
 
Diğer taraftan, 2024-2030 İklim Değişikliği Azaltım ve Uyum Strateji ve Planları çerçevesinde yer alan uyum çalışmalarında İklim Kanunu, Türkiye Mekansal Strateji Planı, Su Kanunu, Taşkın Kanunu, Sürdürülebilir Akıllı Ulaşım Stratejisi ve Eylem Planı gibi mevzuat ve politika belgelerinin hazırlanmakta olduğu belirtilmiştir. Ancak Bakanlığın 2012 yılında yayınladığı İklim Değişikliği Planı’nda da benzer hedefler öngörülmesine rağmen bu hedeflere ulaşılamamıştır. Zira 2012 yılına ait Eylem Planı’na göre 2023 yılında en az bir milyon konut ile toplam kullanım alanı belirli metrekarenin üzerindeki ticari ve kamu binalarında, standartları sağlayan ısı yalıtımı ve enerji verimli sistemlerin 2023 yılında hazırlanmış olması gerekmesine ve 2023 yılına kadar yıllık enerji tüketiminin %20 azaltılmasının beklenmesine karşın. TÜİK verileri incelendiğinde, 2012 yılından 2021 yılına kadar sera gazı emisyon oranının %75,4 oranında arttığı tespit edilmiştir.[31] Bu veriler dikkate alındığında, her ne kadar yapılan normatif ve politika belirlemeye yönelik çalışmalar iklim değişikliğinden doğan zararların azaltılması amacına uygun olsa da 2012 yılında yayınlanan Plan’ın hedefine ulaşabilmesi için Direktif’in esas alınması ve sera gazı emisyon oranını düşürmeyi başaran Fransa’nın ilgili düzenlemelerine paralel mevzuat çalışması yapılması, Türkiye’nin Avrupa Birliği uyum süreci ve jeolojik özellikleri düşünüldüğünde iklim krizi ile mücadelesindeki acil çözüm ihtiyacını karşılama konusunda önemli bir rol oynayacaktır.
 
DİPNOTLAR
 
[*] 123K196 numaralı TÜBİTAK projesi doktora bursiyeri. Bu çalışma, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından 123K196 numaralı proje ile desteklenmiştir. Projeye verdiği destekten ötürü TÜBİTAK’a teşekkürlerimizi sunarız.

 

[1] Günümüzde dünya nüfusunun %56’sının kentlerde yaşadığı bilinmekte ve bu oranın 2050 yılına kadar %68 oranına çıkması beklenmektedir. Detaylı bilgi için bkz. https://www.un.org/uk/desa/68-world-population-projected-live-urban-areas-2050-says-un

[2] Camila M. Nakata and Léa C. L. de Souza, ‘Verification Of The Influence Of Urban Geometry On The Nocturnal Heat Island Intensity’ (2013) 7(2) Journal Of Urban Enviromental Engineering, 290.

[3] John Arnfield, ‘Two Decades of Urban Climate Research: A Review of Turbulence, Exchanges of Energy and Water, And The Urban Heat Island’ (2003) 23(1) Interntional Journal of Climatology, 5.

[4] Esra Mıhlayanlar and Sinan Meral, ‘Mevcut Binalarda Enerji Verimli Yenilenme ve EKB Uygulaması’ (2023) 9(2) Kırklareli Üniversitesi Mühendislik ve Fen Bilimleri Dergisi, 478.

[5] Kübra Koçhan and Can Tuncay Akın, ‘İklim Değişikliği Karşısında Sürdürülebilir Binaların Ve Bütünleşik Tasarımın Önemi (BIM Tabanlı Sürdürülebilirlik Analizleri)’ (2022) 15 Kent Akademisi Dergisi, 59.

[6] https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/?uri=COM%3A2019%3A640%3AFIN

[7] Senem Odaman Köse, The European Green Deal In Terms of Impacts on International Trade (2023) Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Erken Görünüm, 358.

[8] https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/02/20220219-2.html

[9] Simone Borghesi and Sergio Vergalli, The European Green Deal, Energy Transition and Decarbonization (2022) 83(1) Environmental and Resource Economics, 2.

[10] Carmen Maduta, Giulia Melica, Delia D’Agostino and Paolo Bertoldi, ‘Towards A Decarbonies Building Stock By 2050: The Meaning And The Role Of Zero Emission Buildings (ZEBs) In Europe’ (2022) 24 Energy Strategy Reviews, 7.

[11] Filiz Yılmaz, ‘Enerji Yönetimi ve Türkiye: Avrupa Yeşil Mutabakatı Çerçevesinde Bir Değerlendirme’ (2022) 8(1) Akademia Doğa ve İnsan Bilimleri Dergisi, 26.

[12] Nuran Talu, ‘Avrupa Birliği İklim Politikaları İklim Değişikliği Eğitim modülleri Serisi 3’ (2019) https://www.iklimin.org/moduller/abpolitikalari.pdf

[13] European Green Deal: Energy Efficiency Directive Adopted, Helping Make The EU ‘Fit For 55’ (2023) https://energy.ec.europa.eu/news/european-green-deal-energy-efficiency-directive-adopted-helping-make-eu-fit-55-2023-07-25_en

[14] Pan Lee, Patrick T. I. Lam and W. L. Lee, ‘Risks In Energy Performance Cıntracting (EPC Projects)’ (2015) 92, Energy and Buildings, 118.

[15] https://www.zmescience.com/science/news-science/worlds-energy-efficient-countries/

[16] Annual Carbon Dioxide Emissions From Energy in 1990 to 2023 bkz. https://www.statista.com/statistics/1067575/carbon-dioxide-emissions-france/

[17] How Can We Decarbonize The Building Sector ? bkz.https://globalclimateinitiatives.com/en/comment-decarboner-le-secteur-du-batiment/#:~:text=The%20building%20sector%20plays%20a,main%20contributors%20to%20GHG%20emissions. ;Marta Torre-Schaub, ‘Climate Change Risk and Climate Justice in France: The High Adinistrative Court as Janus or Prometheus’, (2023) 14(1) European Journal of Risk Regulation, 8.

[18] Sophie Can Roosmale, Amaryllis Audenaert and Jasmine Meysman ‘Understanding The Opportunities And Challanges Of Building Automation And Control Systems To Support Facility Management-An Extensive Literature Review’ (2024) 42(7/8) Facilities, 685.

[19]https://www.soulier-avocats.com/en/french-climate-and-resilience-law-what-impact-on-environmental-criminal-law/

[20] France 2021 Energy Policy Review bkz. https://iea.blob.core.windows.net/assets/7b3b4b9d-6db3-4dcf-a0a5-a9993d7dd1d6/France2021.pdf

[21]Sustainability Regulations Summary Report https://www.hec.edu/sites/default/files/documents/SustainabilityRegulations-HEC%20Paris-Executive%20Summary_May2023.pdf

[22] Badr Eddine Lebrouhi, Aric Schall, Bilal Lamrani, Yassine chaibi and Tarik Kousksou, ‘Energy Transition In France’ (2022) 14(10) MDPI, 8.

[23]Implementation Of The EPDB France Status in 2020 (2020) 1-23, 5 bkz. https://www.ca-epbd.eu/Media/638373600341507794/Implementation-of-the-EPBD-in-France--Status-in-2020.pdf

[24] https://tr.euronews.com/green/2024/05/24/fransa-sera-gazi-emisyonlarindaki-yuzde-58lik-tarihi-dususu-nasil-yakaladi

[25]https://iklim.gov.tr/db/turkce/icerikler/files/İklim%20Değişikliği%20Azaltım%20Stratejisi%20ve%20Eylem%20Planı%20(2024-2030).pdf

[26] https://ticaret.gov.tr/data/60f1200013b876eb28421b23/MUTABAKAT%20YEŞİL.pdf

[27]https://enerji.gov.tr//Media/Dizin/EVCED/tr/EnerjiVerimliliği/UlusalEnerjiVerimliliğiEylemPlanı/Belgeler/2UlusalEnerjiVerimliliğiEylemPlanı.pdf

[28]https://www.mevzuat.gov.tr/File/GeneratePdf?mevzuatNo=13594&mevzuatTur=KurumVeKurulusYonetmeligi&mevzuatTertip=5

[29] Özlem Aydın, ‘Binalarda Enerji Verimliliği Kapsamında Yapılan Projelerin Değerlendirilmesi: Türkiye Örneği’ (2019) 4(1) Mimarlık ve Yaşam Dergisi, 56.

[30] Mıhlayanlar and Meral (n 5) 480.

[31]https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Sera-Gazi-Emisyon-Istatistikleri-1990-2021-49672&dil=1; https://webdosya.csb.gov.tr/db/iklim/banner/banner591.pdf

 

KAYNAKÇA

Arnfield J, ‘Two Decades of Urban Climate Research: A Review of Turbulence, Exchanges of Energy and Water, And The Urban Heat Island’ (2003) 23(1) Interntional Journal of Climatology,1-26.
 
Aydın Ö, ‘Binalarda Enerji Verimliliği Kapsamında Yapılan Projelerin Değerlendirilmesi: Türkiye Örneği’ (2019) 4(1) Mimarlık ve Yaşam Dergisi, 55-68.
 
Borghesi S and Vergalli S, The European Green Deal, Energy Transition and Decarbonization (2022) 83(1) Environmental and Resource Economics, 1-3.
 
 
 
 
Koçhan K and Akın CT, ‘İklim Değişikliği Karşısında Sürdürülebilir Binaların Ve Bütünleşik Tasarımın Önemi (BIM Tabanlı Sürdürülebilirlik Analizleri)’ (2022) 15 Kent Akademisi Dergisi, 53-71.

Lebrouhi BE, Schall A, Lamrani B, Chaibi Y and Kousksou T, ‘Energy Transition In France’ (2022) 14(10) MDPI, 1-28.
 
Lee P, Lam PTI and Lee WL, ‘Risks In Energy Performance Cıntracting (EPC Projects)’ (2015) 92, Energy and Buildings, 116-127.
 
Maduta C, Melica G, D’Agostino D and Bertoldi P, ‘Towards A Decarbonies Building Stock By 2050: The Meaning And The Role Of Zero Emission Buildings (ZEBs) In Europe’ (2022) 24 Energy Strategy Reviews, 7.
 
Mıhlayanlar E and Meral S, ‘Mevcut Binalarda Enerji Verimli Yenilenme ve EKB Uygulaması’ (2023) 9(2) Kırklareli Üniversitesi Mühendislik ve Fen Bilimleri Dergisi, 478-497.
 
Nakata CM and Souza LCL, ‘Verification Of The Influence Of Urban Geometry On The Nocturnal Heat Island Intensity’ (2013) 7(2) Journal Of Urban Enviromental Engineering,  286-292.
 
Odaman Köse S, The European Green Deal In Terms of Impacts on International Trade (2023) Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Erken Görünüm, 351-367.
 
Öztürk K, Küresel İklim Değişikliği ve Türkiye’ye Olası Etkileri (2002) 22(1) G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, 47-65.
 
Roosmale SC, Audenaert A and Meysman J, ‘Understanding The Opportunities And Challanges Of Building Automation And Control Systems To Support Facility Management-An Extensive Literature Review’ (2024) 42(7/8) Facilities, 677-693.
 
 
Talu N, ‘Avrupa Birliği İklim Politikaları İklim Değişikliği Eğitim modülleri Serisi 3’ (2019) https://www.iklimin.org/moduller/abpolitikalari.pdf
 
Torre-Schaub M, ‘Climate Change Risk and Climate Justice in France: The High Adinistrative Court as Janus or Prometheus’, (2023) 14(1) European Journal of Risk Regulation, 1-15.
 
Yılmaz F, ‘Enerji Yönetimi ve Türkiye: Avrupa Yeşil Mutabakatı Çerçevesinde Bir Değerlendirme’ (2022) 8(1) Akademia Doğa ve İnsan Bilimleri Dergisi, 19-37.
 
 
 
 

Paylaş